H. Yücel Koç
Yolumuz Yol Değil
Çocukluğumda Yeşilçam adeta bir fabrika gibi çalışırdı. İnsanlar yeni filmleri bekler ve sinemalara gelir gelmez de, konu komşu toplanır giderlerdi. O günler anılarımın en keyifli duraklarıdır. Her hatırladığımda yüzümde istem dışı bir gülümseme belirir ve içimde, baharın çiçeklere, “Haydi sizin vaktiniz, coşun!” dediği anın hissini yaşarım. Sanki Yeşilçam filmleri hep güzel biterdi, ya da biz sonu güzel filmlere giderdik. Hulusi Kentmen, Adile Naşit, Ahmet Mekin, Ayhan Işık, Ayşen Gruba, Bahar Öztan, Belgin Doruk, Baykal Kent, Bülent Kayabaş, Cevat Kurtuluş, Cüneyt Arkın, Çolpan İlhan, Ediz Hun, Ekrem Bora, Ercan Yazgan, Erol Günaydın, Fatma Grik, Filiz Akın, Gülşen Bubikoğlu, Halit Akçatepe, Hülya Koçyiğit, İlyas Salman, Kadir İnanır, Kartal Tibet, Kayhan Yıldızoğlu, Kemal Sunal, Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Müjde Ar, Münir Özkul, Necdet Tosun, Necla Nazır, Nevra Serezli, Nubar Terziyan, Orhan Günşiray, Oya Aydoğan, Öztürk Serengil, Perihan Savaş, Perran Kutman, Sadri Alışık, Salih Güney, Şener Şen, Sümer Tilmaç, Şevket Altuğ, Şener Şen, Tarık Akan, Türkan Şoray, Zeki Alasya ve daha niceleri... Bu insanların ismini görünce huzur dolmaz mı içiniz? Bu paragrafa başlarken niyetim sadece Hulusi Kentmen, Adile Naşit ve Münir Özkul’un isimlerini yazıp konuya devam etmekti. Ama diğerlerinin isimlerini de yazmadan edemedim. İnanın isimlerini yazamadıklarıma da hayıflandım. Üstte isimleri yazan ve yazılamayan o güzel insanların yaşadıkları ve yaşattıkları güzellikleri yaşamış olmanın değerini bu yazının sayfalarına sığdırmak mümkün mü?
Ya şimdi? Sonunu göremediğimiz uzun bir tünelin kaçıncı kilometresindeyiz, bilen var mı? Tünelin sonunda ışık var diyebilecek kaç kişiyiz? Az sonra yazacaklarıma, takım tutar gibi parti tutanların saldırıları, hakaretleri, tehditleri gelecek. Emin olun hiç yanılıyor olabileceklerine dair bir hisse kapılmayacaklar. Biat etmiş olmanın uyuşturucu etkisi altında, kendilerinden tanrının varlığına inandıkları kadar emin olmaya devam edecekler. Koca koca televizyonlar, gazeteler, radarlarındaki sosyal medya, her şeyi bilen yüce televizyon yorumcuları onlara yalan söylüyor olamazlar ya? Onlar dururken kendileri gibi olmayan karşı kutup düşmanları olarak gördükleri insanlara mı inanacaklar? Kendileri gibi düşünmeyenler, dinsiz, günahkar ve vatan haini değiller mi?
Son 22 yılda eğitim sistemi neden 18 kez sil baştan değişti diye sorarsanız onların gözünde hain olursunuz. Bu kadar sistem değiştirdin ama ortaöğretim öğrencilerinin matematik, fen ve okuduğunu anlama becerilerini ölçen PISA testine göre, matematikte 39, fende 34, okuduğunu anlamada 36. sırada olmak bizi nereye götürür diye soramazsın.
Bu yıl ülkemizin en yüksek puanlı okullarından İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olan 155 öğrencinin 146’sının yurtdışına gitmesi, gitmek değil kaçıştır diyemezsin.
Gençlerimiz gelecek kaygısıyla ülkelerini terk ediyorlar demenin kanunlarla yasak olduğunu mahkemeler size gösterebilir. Tacizcileri, güpegündüz yol ortasında tecavüze yeltenenleri, hırsızları, gaspçıları, gencecik polisleri şehit eden, sokakları terörize eden çeteleri, uyuşturucu, kumar baronlarını, şehirlerimizde cirit atan her milletten mafya bozuntularını sabaha karşı serbest bırakan yargı sistemi, sizi demir parmaklıklar ardına göndermek için can siperhane çalışır, adaleti tecelli ettirir. 20 yılda infaz yasası 6 kez değiştirildi. 6 yılın altında hapis cezası alan bir suçluyu sokaklara salan, üstüne de denetimli serbestliği 1 yıldan 3 yıla çıkaran infaz yasasını yanlış bulduğunuzu söyleyemezsiniz.
Tüm Avrupa’da 100 bin kişi içinde 408 mahkum sayısıyla ilk sırada olmamız, bizim olduğumuz bölgede bir suç ülkesi olduğumuzu ve ileride yaşanabileceklerden korkmamız gerektiğini söylerseniz, sen kaşınıyorsun diye tehdit edilirsiniz. Gelir eşitsizliğini ölçen Gini İndeksi dünya sıralamasında ülkemizin gelir eşitsizliğinde üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde olduğunu söylüyor, niye bu çukura mahkumuz diye soramazsın.
Dış borcumuz 2024 yılında milli gelirimizin %42’sini aştı, 512 milyar dolar oldu. Bu sefalete gidişin ayak izleridir diyemezsiniz. Bu borçla yaşamak modern kölelikten, en az gelecek 3 nesil de bu kölelikten payını alacaktır derseniz, yanarsınız.
Ülkelerin ekonomik performansını ve rekabet gücünü gösteren katma değerli üretim sıralamasında niye 60. sıraya düştük diye sorarsan, SİHAları İHAları kıskanıyorsun derler. 2000 yılında Türkiye ekonomik büyüklük sıralamasında 17.sıradayken, 2024 yılında 23. sıraya geriledi, bizi birilerinin kıskandığında emin misiniz diye sorulmalı diye düşünebilirsiniz, ama sorarsanız başınıza neler gelir bilemezsiniz.
Kamu ihale kanunu 2000 yılından bugüne 200 kez değiştirildi, bu normal mi diye sor sorabilirsen.
2000 yılında borsa endeksi 500 dolardı, bu ay 260 doları gördü, tüketici enflasyonu 2000 yılında %39, şimdi TÜİK’e göre %49 (ENAG’a göre %88). Bunun adı servet transfer, zengini daha da zengin yapma hali değil mi diye sorarsanız, size dış güçlerin adamı derler.
Dünya internet hızı sıralamasında 110. sıradaysan doğru bilim, ilim yapabilir misin, dünya ile rekabet edebilir misin? Birçok kurumu olduğu gibi Türk Telekom’u satıp, içi boşalan Türk Telekom’u gerisin geriye almak zorunda kalmanın internet hızıyla bir ilgisi olabilir miyi sorgulamalarını isteyebilir misin?
Dünyadaki bilinen dev terör örgütlerinin (Deaş, Elkaide, Boko Haram vb.) tamamı göçler sonucunda ortaya çıkmıştır. Son 20 yılda iyimser tahminlerle ülkemize girmesine izin verilen 10 milyonu aşkın mültecinin yaratacağı sorunları göze almak hangi devlet aklıyla değerlendirilebilir? Bunun akıllıca bir yaklaşım olup olmadığını sorgulamalarını isterseniz, sizi insanlık düşmanı ve dinsiz ilan ederler.
Geçen hafta Balat, Çarşamba, Laleli arasında yürüdüm. Aynı güzergahı takip edip, gördüğünüz yerlerin Türkiye olduğuna inanamayacağınıza yemin edebilirim. Onlarca farklı insan, onlarca farklı dil. Türkçe konuşan yok.
Kutuplara ayrılan ülkemin insanları, hangi kutupta olursanız olun, tek bir gemi var ve herkes aynı gemide. Sorgulamaz, sorgulayanı da yaftalarınızla susturursanız bu meçhule yol alan geminin sonu çok iyi olmayacak.
Saygılarımla…
H. Yücel Koç
7.Ekim.2024
Paris