H. Yücel Koç
Yol mu Hedef mi?
Bu aylar şirketlerin bütçe ayları. Şirketler bütçe yoluyla bir sonraki yılı planlarlar. Gerçekçi ve uygulanabilir bütçe yapmayan şirketlerin kör uçuşu uçtuklarına inanırım. Geçtiğimiz günlerde bir şirketin genel müdürü bütçe açılış konuşmasında çalışanlara, “bütçe kurumsallığınızın seviyesini gösterir” dedi. Güzel söz.
İşletmeler için reel bütçe yapıyor olmak ve o bütçeyi hakkıyla uyguluyor olabilmek gerçekten hayati önemde. Bütçelerle önümüzü görüyor, yatırım kararlarımızı netleştiriyor ve yeni hedefler koyuyoruz.
Farkında mısınız bilmiyorum, bütçeden çok hedef konuşur olduk. Yoldan çok sonuca odaklanmak. Yola inanmayı unuttuk. Her şeyin kısa zamanda, ışık hızıyla sonuçlanmasını istiyoruz. Sonrasında da mutluluk, para, verim, üretim, ihtişam ve güç bekliyoruz. Yolu ve emeği göz ardı ederek.
Bütçe bir yol. Önce bu yolun planını yapıyoruz, sonra projelendiriyoruz, ardından yapımına başlıyoruz ve nihayet kullanmaya başlıyoruz. Yolda hesaba katmadığımız veya atladığımız hatalar çıkıyor, onları düzeltiyoruz. Sonunda da bu iş oldu veya olmadı diyoruz. Uzun ve zorlu bir süreç, büyük emek. Bilen, anlayanlar için. Ama ülkemizde pek böyle olmuyor. Olmadığı için de değer yaratamıyoruz, rekabet edemiyoruz.
Bütçeler, konan hedeflerle ifade edilir oldu ve durum kanıksandı. Herkes sadece hedeflere adapte oluyor. Hedeflere koşuyoruz. Eğitim sistemimiz de böyle, sosyal, kültürel hayatımız da. Hep hedef odaklı yaşıyoruz. Doğal olarak da mutsuz sonların kaderimiz olduğunu düşünüyoruz.
Oysa ki önemli olan yol. Yola verdiğiniz emek. Yolu iyi yaptıysanız, iyi yerlere varıyorsunuz. Yolunuz bozuksa hedefler de tutmuyor. Belki de bu nedenle gerçekçi hedefler koymuyor ve yalan bütçelerle kendimizi kandırıyoruz.
Daha genel ve somut bir örnekle açıklamaya çalışayım. İhracatımız her geçen gün artıyor. Muhteşem. Peki ithalata bakıyor muyuz? İhracatın ithalatı karşılama oranı ne? İşte asıl o oran rekordan rekora koşuyor. İhraç etmek için ürettiğiniz ürünün hammadde ve ara ürününün büyük kısmını ithal etmek zorunda kalıyorsanız yolda bir hata var demektir. İstediğiniz kadar muhteşem bütçeler hazırladığınıza ve olağan üstü hedefler koyduğunuza inanın. Bir bakarsınız “ihracat yoluyla fakirleşme” diye bir kavramla karşı karşıya kalmışsınız. Dış ticaret ithalatı, ihracatı, katma değerli üretimi, tedariki, hammaddesi, yarı mamul üretimi, lojistiği, enerji maliyetleri, uluslararası iş birliği anlaşmaları, destekleme politikaları, iç ve dış siyaset yönetimi, kalifiye çalışan yetiştirilmesi, teknolojiye bakış açısı, Ar-Ge gibi birçok girdinin yönetilmesiyle oluşan bir kavramdır. Bütünsel ve detaycı bir bakış açısı ister. Yol bilmek, yola emek vermek ister.
Bütçelerimiz de dış ticaretimiz gibi. Bütünsel bakmayı göz ardı ediyoruz. Hep mutlu sonun hayaliyle yaşıyoruz. Mutluluğu bulamayınca, sağlığımızı kaybedince ise çok şaşırıyoruz. Önceki hafta birçok büyük işletmenin sahibi, ortağı bir iş insanına, neden para kazandığını sordum. Daha önce hiç düşünmemiş. Zaman o kadar hızlı geçmiş ki düşünmeye zaman bulamamış. “Daha mutlu olmak için ve sağlıklı kalabilmek için çalışıyor olabilir miyiz” dedim, şaşırdı. Başkalarının da şaşırdığı gibi. Sadece size dayatılan sonuçlara odaklıysanız, sizi o sonuçlara götürecek olanın “iyi bir yol” olduğunun farkında değilseniz mutluluk da beklemeyin, sağlık da. Taşlarını emeğinizle, azminizle döşediğiniz bir yolunuz varsa, sorulara şaşırmazsınız, düşünmeye ve anlamaya vaktiniz olur.
Beyaz adam bir kabile reisiyle seyahate çıkıyor. Dolu dizgin giderken, bir anda reis atının dizginlerine asılıyor ve duruyor. Atından inip, bağdaş kurup yere oturuyor. Beyaz adam hiçbir anlam veremediği bu duruşa şaşırıyor ve soruyor, “niye durduk.” Reis’in cevabı çok kısa. “O kadar hızlı gittik ki, ruhlarımız geride kaldı.”
Bütçeleri yapalım, hedefleri koyalım ama yolun uzun ve değerli bir süreç olduğunu unutmayalım.
Yolunuz açık olsun.