Hakan Ömer Gider
Yeni Yıla Nereden Başlamalı?
Merhaba, bu elinizdeki sayı ile 2025’e “merhaba” diyeceğiz. Geçtiğimiz 365 günde neler oldu? Siyasi, sportif, adli ve sanatsal alanlarda yurt içi ve dışından ortalama 80-100 haberle bilgileniyoruz. Tabii ki bunlara acil ve son dakikalar da ekleniyor. Peki, geçen yıl planlayıp, bu yıl yapamadığımız neler eksik kaldı? Hangilerinden vazgeçtik ve hangilerini umutla bu yıla devrettik? Büyük bir ihtimalle bunlar majör kararlar olmalı...
Yukarıdaki paragraftaki sadece bir (2024 yerine 2025) sayıyı değiştirdim ve yine aynısını söyledim. Çünkü yılın ilk sayısı için söylenecek çok fazla şey olduğunu düşünmüyorum. Takvimi yeniledik ve sayfaları büyük bir keyif ile geçmek için de bekliyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda yazdığım konu başlıkları ile bir derleme yaparak bu yıla tekrar merhaba demek istiyorum.
Satış Mesleği ve Sonsuz Başarı Açlığı
Satış mesleğiyle ilgilenen pek çok insan, bu işi sadece para kazanmak için yaptığını düşünüyor. Ama aslında satıcılık, sadece para kazanmakla sınırlı bir meslek değil. Satıcılar, bu alana adım attıklarında kafalarında birçok farklı düşünce barındırıyorlar. Bu da, onlara sonsuz bir kazanç denizinde yüzme hissi veriyor; yani bir “sonsuz başarı” açlığı doğuruyor. Satış, diğer meslekler gibi belirli sınırları olan bir iş değil. Yaptığınız işe göre değil, baştan anlaştığınız kazanç ya da maaşla değil, tamamen sizin çabanızla şekillenen bir alan.
Gün içinde sürekli moral ve motivasyon dalgalanmaları yaşayan bu meslek mensupları için satış, sadece bir iş değil, bir yaşam tarzı. Satış, sadece iş saatlerinde değil, 7/24 kafamızda dönen bir mücadele. Düşünün ki, dünyanın en iyi satranç ustası Kasparov, rakibinin 17 hamlesini önceden tahmin edebiliyor. İşte bir satıcı da, satış anında karşısındaki kişinin sonsuz olasılıklarını tahmin edebilme yeteneğine sahip olmalı. Satış bir yaşam biçimi haline geldiğinde, satıcı kendini her an ava çıkacak bir aslan gibi hazır tutmayı öğreniyor.
Bu mesleği seçenler, sadece bir ürün satmakla kalmaz; aynı zamanda insanlarla bağlantı kurar, onların ihtiyaçlarını anlar ve onlara en iyi çözümleri sunmaya çalışır. Bu süreçte, hem kendileri hem de müşterileri için değer yaratmanın peşindedirler. Satış, bir nevi insanlarla kurulan bir ilişki ve bu ilişki, zamanla daha da derinleşir.
Sonuç olarak, satış mesleği, sadece bir iş değil; aynı zamanda bir tutku, bir yaşam tarzı ve sürekli bir öğrenme sürecidir. Her gün yeni bir şeyler öğrenir, yeni insanlarla tanışır ve her an kendinizi geliştirme fırsatı bulursunuz. İşte bu yüzden, satış mesleği, birçok kişi için sadece bir kariyer değil, aynı zamanda bir yaşam yolculuğudur.
Satıcının Hayalleri ve Motivasyonu
Peki, satıcılar hangi hayallerin peşinden koşuyor? Öncelikle, sevdikleri, yani eşleri, çocukları ve aileleri için daha iyi bir yaşam sunma arzusu içindeler. Onlar, ailelerinin geleceğini düşünerek, daha konforlu bir hayat hazırlamak için çabalıyorlar. Satıcılar, kendi mesleklerinin bitmeyecek bir yolculuk olduğunu bildiklerinden, sürekli olarak gelecekteki güzel günlere hazırlık yapıyorlar. Çocuklarını daha iyi okullara göndermeyi hayal ederken, işin yoğunluğundan dolayı ailelerine ayırdıkları zamanın kalitesini artırmaya çalışıyorlar. Bu, onların hem iş hem de aile hayatında denge kurma çabasıdır.
Bir an için düşünün; eğer satıcılık mesleği olmasaydı, hayatımız nasıl olurdu? Belki de hala siyah beyaz televizyon izliyor, Henry Ford’un ürettiği o klasik T Model araçlarla seyahat ediyor olacaktık. Oda büyüklüğündeki bilgisayarlarla işlerimizi yapmaya çalışıyor, modern teknolojinin nimetlerinden mahrum kalıyorduk.
Ekonomideki her ürün için “arz”ın, işletmeler tarafından yapılabilmesi için “talep”i yöneten satıcıların varlığına ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, satıcılar sadece ürün satmakla kalmaz; aynı zamanda hayatımızı şekillendiren, bize daha iyi bir yaşam sunan önemli bir rol üstlenirler.
Satıcının Değeri ve Toplumdaki Yeri
Peki, bu söylediklerimizin farkında olan satıcılar gerçekten sayıca çok mu? Maalesef bu soruya verilecek cevap; “Hayır.” Bu kadar önemli bir noktada olduklarını bilmeyen milyonlarca satıcı olduğunu düşünüyorum. Satıcılık, en kolay meslek olarak görülüyor. Bu işi yapmanız için belirli bir okulu bitirmeniz, sertifika almanız beklenmiyor. Gençlik yıllarında herkesin bir şekilde denediği, daha sonra da “bana göre değil” diyerek kaçtığı bir meslek gibi. Neredeyse “kızımı vermem” diyecek babaların bile olduğu traji komik durumlar...
Tabii ki tek suçlu toplum değil; kendi değerini bilmeyen ve bunu karşıya aktaramayan milyonlarca satıcı bunun suçlularının arasında. Belki de Charlie Chaplin’in siyah beyaz ve sessiz filmlerindeki camları kırdırıp sonra da cam satmaya çalışan, izlediğimizde güldüğümüz “üç kağıtçı” satıcılar, bilmeden bu mesleğin değerini aşağıya ekmişlerdir.
Satış ve Satıcı Olmazsa Hayat Durur
Hala bu yüzyılda bile apartman kapılarına “Dilenciler ve Satıcılar giremez” tabelalarının konması, onu koyanların değil, onu koydurtacak kadar “kendini bilmez” davranışlar yapanların eseridir. 20 yıldır bu mesleğin eğitimcisi ve danışmanı olarak verdiğim her satış eğitiminde bu mesleğin önemini hatırlatarak, satıcı dostlarıma değerlerini hatırlatmaya çalışıyorum. Yılın ilk sayısında da bunu yaparak satıcı dostlarıma tekrar değerlerini hatırlatmak istedim.
Hayallerinizi eğer proje haline getirmek istiyorsanız, önce satışın altında yatan derin felsefeyi anlamanız gerekiyor.
Bu sayılık da bu kadar. Bana bu satırlarda görmek istediğiniz konuları ya da görmek istediklerinizi yazarak talep edebilirsiniz.
hakanomergider@gmail.com