Dr. İlhami Pektaş
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-55: Yaşar Holding ve Kurucusu Durmuş Yaşar
Dr. İlhami Pektaş
Durmuş Yaşar: Dükkandan holdinge bir başarı hikayesi…
DYO Boya, 1927 yılında bundan 97 yıl önce İzmir Şeritçiler Çarşısı’nda faaliyetine başladığı günden bu yana, Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından biri olarak farklı markalarıyla ekonomiye değer katıyor. Yaşar Topluluğu çatısında 1.200 ürün, 3.500 ambalaj ve 60 bin renk çeşidiyle hizmet veren Şirket, DYO, Dewilux, Casati, DYOtherm ve Klimatherm markalarıyla faaliyetlerini yürütüyor.
DYO Boya, “Paydaşları ve çalışanlarıyla birlikte bulunduğu ekosistemde, ürün ve hizmetleriyle, yaşamı yenileyen, renklendiren, koruyan ve güzelleştiren bir şirket olmak” vizyonu doğrultusunda 11 segmentte üretim yapıyor. DYO Boya, sektöründe farklı segmentlerde üretim yapan tek yerli şirket olarak öne çıkıyor. Şirket inşaat boyaları, mobilya boyaları ve sanayi boyaları, bobin boyaları, oto tamir boyaları, denizcilik boyaları, toz boyalar, protective boyalar, ısı yalıtım sistemleri, polyester, raylı sistemler ve savunma sanayine yönelik ürünler geliştiriyor.
97 Yıllık Başarının Köşe Taşları
DYO’nun hikayesi Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanıyor. Genç Türkiye’nin “Güzel İzmir’inde”, 1927 yılında Şeritçiler Çarşısı’nda açılan “Durmuş Yaşar Müessesesi”; 1941 yılında boya imalatına başladı. 1954 yılına gelindiğinde ise küçük bir dükkânda başlayan bu girişim, Türkiye’nin ilk boya fabrikasına dönüşerek sektöre yenilikler kazandırmak için adeta kendiyle yarıştı.
Fabrika, yeni projeler ve yatırımlarla büyümeye devam etti. 1981 yılında Dilovası’nda Yasaş Yaşar Boya ve Kimya Sanayii ve Ticaret A.Ş.’nin temelleri atıldı. Aynı yıl, Bayraklı Boya ve Vernik Sanayii A.Ş. de satın alındı. 1982 yılında Dewilux Boya Vernik Sentetik Reçine ve Polyester Fabrikaları A.Ş. aileye katıldı. 1994 yılında Dewilux ve Bayraklı, Bayraklı Boya ve Vernik Sanayii A.Ş. çatısında birleşti. Markalar da Dewilux ve Bayraklı olarak belirlendi.
İnşaat boyaları sektöründe hizmet veren Yasaş Yaşar Boya ve Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Bayraklı Boya ve Vernik Sanayii A.Ş. şirketleri 2002 yılında birleşerek, bugünkü DYO Boya Fabrikaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. ünvanını aldı. DYO Boya, bugün, tüm markalarıyla sektöre öncülük etmenin haklı gururunu yaşıyor.
Günümüzde Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli tesislerinde faaliyetlerini yürüten DYO Boya, uzmanlık gerektiren pek çok alanda, üretim kabiliyetiyle fark yaratıyor. Sanayi boyaları, savunma sanayi boyaları, mobilya boyaları, bobin boyaları, oto tamir boyaları, denizcilik boyaları, toz boyalar, protective boyalar ve doymamış polyester reçineleri ve yalıtım ürünleri Çiğli Fabrikası’nda üretiliyor. İnşaat boyaları ve yalıtım sistemleri üretimi ise Dilovası Fabrikası’nda yapılıyor.
Durmuş Yaşar Kimdir
Durmuş Yaşar, 1889 yılında Rodos’ta doğdu. Babası Mustafa Kaptan, bir taraftan deniz ticareti yapıyor, Anadolu’dan Rodos’a gıda ürünleri getiriyor bir taraftan da çiftçilikle uğraşıyordu. Mustafa Kaptan’ın en büyük yardımcısı eşi Dilara Hanım’dı. Eşi seferdeyken çiftlikteki işlerle Dilara Hanım ilgileniyordu. Et ve süt üretiminin yanı sıra kök boyacılık işlerini de Dilara Hanım sürdürüyordu. Ailenin tek çocuğu olan Durmuş’un okuyup iyi bir insan olması ailenin en büyük isteğiydi. Deniz yolculukları sırasında Mustafa Kaptan’ın bünyesi zayıf düşmüştü. 1905 yılında geçirdiği deniz kazasından sonra bünyesi daha da zayıf düşünce hayatını kaybetti. Henüz 16 yaşında olan küçük Durmuş, böylelikle babasının işlerinin başına geçti. Balkan Savaşları’nın yaklaşmakta olduğu bu dönemde, babasından öğrendiği gıda ticaretine devam etti. Anadolu’dan mal alıp satmak aslında kârlı bir işti. Anadolu’dan getirilen gıda maddelerine ilgi Rodos’ta hep yüksek olmuştu. Fakat o dönemde siyasi dengeler değişiyor, Türklere yönelik baskılar artıyordu. Küçük Durmuş ve annesi bu gelişmeleri kaygı içinde izliyordu.
Balkan Savaşları öncesinde Rodos’ta ticari bağlantılarını geliştiren ve babasının işlettiği dükkanı daha da büyüten Durmuş Yaşar, I. Dünya Savaşı döneminde dükkana ortak aldı. Anadolu’dan ithal ettiği ürünlerin satışını sürdürdü, ürün yelpazesini genişletti. Bu sırada Hikmet Hanım’la evlendi. Çocukları Selçuk ve Selman bu dönemde dünyaya geldi. Fakat ne var ki, Rodos’ta Türklere yönelik baskılar bütün şiddetiyle artmaya devam ediyordu.
Türkleri Rodos’ta istemeyen yönetim anlayışı, Durmuş Yaşar ve ailesi için yeni bir sayfanın açılmasına vesile oldu. Siyasi baskıların yanı sıra ortağıyla da bazı sorunlar yaşadı. Rodos’ta artık kalamayacağını ve ticaret yapamayacağını anlayan Durmuş Yaşar, Türkiye’ye göç etmeye karar verdi. Rodos’taki ortaklığını sonlandırdı, 1927 yılında İzmir’in Şeritçiler Çarşısı’nda ‘Durmuş Yaşar Müessesesi’ni kurdu. İşte bu müessese, Durmuş Yaşar ve oğulları için olduğu kadar Türk ekonomisi için de büyük bir başarı hikayesinin ilk adımıydı. Bu müessesede çok önemli projeler hayata geçirildi. 1930 yılında ailenin Rodos’ta kalan son üyelerinin de İzmir’e göç etmesiyle ailenin Rodos defteri artık kapanmış oldu.
Durmuş Yaşar ve Oğulları
İzmir’e ilk geldiğinde Karşıyaka’da istasyonun arka tarafına düşen bir eve yerleşen Durmuş Yaşar, İzmir’de ticaret için güzel imkanlar buldu. Dürüst kişiliğiyle İzmir halkının gönlünü kazandı. 1930’lu yıllarda Durmuş Yaşar Müessesesi, İzmir’de çok ihtiyaç duyulan denizcilik malzemeleri ve boya satışı yapmaktaydı. Ancak ürünler ithal ediliyor, bu da fiyatların yükselmesine yol açıyordu. Büyümek için üretimin kaçınılmaz olduğunu düşünen Durmuş Yaşar, üretim için ilk adımı 1941 yılında attı. Türkiye’nin ilk boya atölyesi Durmuş Yaşar Müessesesi’nin arkasında kuruldu. İlk yerli boya ürünleri önce Yaşarin, ardından hazırlanmış Boya marka isimleriyle kullanıcıların beğenisine sunuldu. Ürünlerin gördüğü ilgi, Durmuş Yaşar için yeni birtakım fırsatları da beraberinde getirdi. Dükkanın artan ünüyle birlikte artık yalnızca boya ve diğer ürünlerin satışı yapılmıyordu. İthal ürünler için de siparişler artıyordu. İthal ürünlerden yüksek vergi alınan bu dönemde yerli üretim teşvik ediliyordu. Böylelikle Durmuş Yaşar, ithal ürünlerde de yerli üretime geçmeye karar verdi ve en büyük desteği oğullarından gördü.
Üretime Geçiş ve Yaşar Holding’in Doğuşu
1940’lı yıllarda Durmuş Yaşar, ticaretten sanayiye doğru hızla ilerliyor, bu süreçte en büyük desteği oğulları Selçuk Yaşar ve Selman Yaşar’dan görüyordu. Sanayi yatırımlarında en önemli sorumluluğu oğlu Selçuk Yaşar üstlenmişti. Sanayileşme konusunda büyük atılımların yapıldığı bu dönemde İzmir, milli sanayinin dışa açılan kapılarından biri haline geliyordu. Durmuş Yaşar öncülüğünde kurulan Yaşar Holding, İzmir’de elde edilecek başarıların merkez üslerinden biri olacaktı. 1954 yılında İzmir Bornova’da faaliyete başlayan boya üretim tesisi, Durmuş Yaşar ve Yaşar Holding tarihi için büyük bir dönüm noktasıydı.
Milli ekonominin geliştirilmesi için sağlanan teşvik ve desteklerle büyüyen holding, piyasaya sunulan ürünler için DYO marka ismini kullanmaya başladı. Bu isim, Durmuş Yaşar ve Oğulları ifadesinin baş harflerinden oluşuyordu. Ürünlerin tanıtımı için hazırlanan reklamlarda ise yalnızca bir ürün reklamı yapılmadı. Aynı zamanda yerli ürün kullanımı da teşvik edildi. Türkiye’nin ilk yerli boya fabrikasını kurmanın gururunu yansıtan DYO reklamları, yerli boya pazarının yan ürünlerle büyümesine de katkı sağladı.
Durmuş Yaşar ve DYO Markası
Durmuş Yaşar için DYO markası, sıradan bir boya markasının çok ötesinde bir anlama sahipti. Rodos’taki çiftlikte kök boya üretimi gerçekleştiren annesi Dilara Hanım, Durmuş Yaşar’ın boyalara duyduğu ilginin en önemli nedeniydi. Boya işleriyle uğraşmak ona çocukluğunu, annesini ve Rodos’ta ailecek geçirdikleri mutlu günleri hatırlatıyordu. Babası Mustafa Kaptan’dan ötürü denizcilik alanına duyduğu ilgiyi de hiçbir zaman kaybetmedi. İzmir’de artık Durmuş Yaşar ve oğulları için yeni bir hayat başlamıştı. Ancak Durmuş Yaşar’ın Rodos günlerinden kalma birçok alışkanlığı ve denizcilik merakı peşini bırakmıyordu. Öyle ki, DYO markasının logosunda kullanılan kalyon görseli aslında eski günlere duyduğu özlemin sembolüydü.
1950’li yıllardan itibaren DYO markası, genişleyen ürün yelpazesiyle Türk insanına rengarenk bir dünya sundu. DYO boya ürünleri için hazırlanan reklam kampanyaları ve verilen gazete ilanları sektörde hep ilgiyle takip edildi. Markanın logosunda kullanılan kalyon sembolü zaman içinde kaldırılmış olsa da Yaşar ailesinin boya ve denizcilik alanlarına ilgilisi hep devam etti.
Türkiye’nin ilk yerli boya fabrikasını kuran Durmuş Yaşar, bu alanda duyulan ihtiyaçları doğru şekilde analiz ediyordu. DYO markasını büyütmek için iç ve dış bağlantılarını oğlu Selçuk Yaşar ile birlikte güçlendiriyordu. 1960’lı yıllarda DYO boya çeşitleri yalnızca İzmir’de değil, tüm Türkiye’de tanınan ve kullanılan ürünler haline gelmişti.
Selçuk Yaşar’ın, girişimci, yeniliğe açık yapısı, farklı düşünmesi, şirketleşme ve sanayi konusunda ürettiği fikirleri, babası ve ailesiyle birlikte Türkiye’nin ilk boya üretimi ve markası DYO’nun kurulmasında önemli rol oynadı. Ülkemizde yabancı sermaye ortaklığıyla kurulan ilk şirketlerden olan DYOSAD, inşaat boyalarının ardından sektörünü geliştirecek sanayi boyaları ve matbaa mürekkeplerine de yatırım yaptı. DYO, Selçuk Yaşar’ın vizyonuyla yaratılan istihdam, üretilen kaliteli ürünler, çalışanların gelişimine verilen önem, sektöre kazandırılan bayilik sistemi ve iş ortaklarıyla kurduğu güçlü bağlar ile Türkiye’nin öncü ve lider kurumlarından biri haline geldi ve Yaşar Topluluğu’nun kuruluşuna giden yolda atılan ilk adım oldu.
Ürünlerin yurt dışı pazarlara satışı için gerekli temaslar Selçuk Yaşar gözetiminde kuruluyordu. DYO boya çeşitlerinin en önemli özelliği, suya ve neme dayanıklı olmasıydı. Ancak ürünlerin daha da geliştirilmesi için kimya sanayisine yönelmek gerekiyordu. Bununla birlikte Durmuş Yaşar ve oğulları, büyümenin başka alanlara da yayılması gerektiğine inanıyordu. Durmuş Yaşar, Rodos’ta geçen yılları içinde ticaretin yanı sıra çiftçilikle uğraşmıştı. Tarım ve hayvancılıkta önemli deneyimler kazanmıştı. Babası Mustafa Kaptan gibi Durmuş Yaşar da toprakla uğraşmayı çok seviyordu. DYO markasının pazardaki lider konumu güçlendikten sonra, Yaşar Holding bünyesinde süt ve et ürünlerinin ticaretinin yapılması konusunda Selçuk Yaşar’a bazı görevler verdi. Böylelikle Pınar Süt’ün temelleri atıldı. Türkiye’de tarıma dayalı sanayinin öncüsü olan Selçuk Yaşar, et ve süt hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla birçok önemli projeyi hayata geçirdi. 1970’li yılların zor koşullarında Türkiye’nin kalkınmasındaki en temel ihtiyacın tarıma dayalı sanayinin gelişmesi olduğuna inanıyordu.
Yaşar Holding’in Büyümesi ve Pınar Süt
20 Mart 1973 tarihinde kurulan Pınar Süt, Türkiye’nin ilk uzun ömürlü sütlerini piyasaya sundu. Selçuk Yaşar yönetiminde Türkiye ve Ortadoğu’nun en büyük ve UHT teknolojisiyle üretim yapan ilk özel sektör fabrikası Pınar Süt fabrikası oldu. Fabrikada başka ürünler de üretilmekteydi. Sütün yanı sıra peynir, yoğurt, tereyağı ve süt tozu da Pınar Süt’ün ürün çeşitliliği içinde yer aldı. Çocukluğundaki gibi doğal gıdalarla beslenmeye özen gösteren Durmuş Yaşar, aynı doğal lezzetin tüketicilere sunulmasını istiyordu. Bu konuda Selçuk Yaşar’ı yönlendiriyordu. Pınar Süt fabrikasıyla birlikte gıda ve içecek pazarında ürün çeşitliliğini arttırmaya başlayan Yaşar Holding, ülkemizde tarım ve hayvancılığın geliştirilmesine yönelik bir dizi projeyi hayata geçirdi.
1960’lı yıllarda Yaşar Holding‘in faaliyet alanı genişlerken, yabancı ortaklık sistemiyle büyümesi de devam etti. Danimarka merkezli Sadolin firmasıyla başlayan yabancı ortaklık serüveni, kısa sürede başka firmaların da katılımıyla holdingin mali gücünü ve yurt dışı bağlantılarını arttırdı. Bu süreçlerde Selçuk Yaşar kilit roller üstlendi.
1973’te Pınar Süt’ün kuruluşu, ülkenin gelişimine, Selçuk Yaşar’ın sürdürülebilir değer yaratma çabası ile yeni sektörlerin doğmasına, yeni iş alanları yaratılmasına ve sektörün gelişmesine katkı sağladı ve Pınar Süt, Türkiye için bölgesel ve toplumsal kalkınma modeli oldu. 1980’li yıllar, Yaşar Holding ve Pınar için çok önemli atılımlara sahne oldu. Holdingin yurt dışına açılım sürecini hızlandırmak için 1980 yılında Almanya’da Yadex firması kuruldu. 1982 yılında 93 yaşında Durmuş Yaşar yaşlılıktan dolayı vefat etti. Aynı yıl Yaşar Topluluğu’na katılan Viking Kağıt, holdingin kağıt pazarında büyümesini sağladı. Bugün 5 güçlü marka ve 80’i aşkın ürün ile sektörün en güçlü isimlerinden olan Viking Kağıt, yıllık 45.800 ton üretim kapasitesiyle faaliyetlerini sürdürüyor. 1984 yılında Türkiye’nin ilk tek yönlü ambalajda kaynak suyu Pınar Su, 1985 yılında ise ilk kültür balığı tesisi Pınar Deniz ve ilk özel sektör entegre et tesisi Pınar Et faaliyete geçti. Bu dönemde Pınar Süt’ün ürün çeşitliliği içinde dilimli kaşar, çilekli süt, ketçap, mayonez gibi ürünler de yer almaya başladı. Selçuk Yaşar yönetiminde ilk ihracat ise 1982 yılında Orta Avrupa’ya yapıldı. 1983 yılında, artan talebi karşılamak için süt üreticilerinin yem ihtiyacını karşılamak üzere Pınar Yem kuruldu. Tüm bu girişimler sayesinde Selçuk Yaşar ve Yaşar Holding, ülkemizde tarıma dayalı sanayi zincirinin gelişmesinde çok önemli roller üstlendi. Sektörde 50 yılı geride bırakan Pınar Süt’ün ürünleri her gün milyonlarca tüketicinin gıda ihtiyaçlarını karşılıyor.
Selçuk Yaşar Kimdir
Selçuk Yaşar, 17 Ocak 1925 tarihinde Rodos'ta doğdu. Orta ve lise tahsilini İstanbul'daki Fransız Saint Joseph Lisesi'nde yaptı. Babası Durmuş Yaşar İzmir Kemeraltı Şeritçiler Çarşısı'nda 'Durmuş Yaşar Müessesi'ni" kurdu. Aile 1930 yılında Rodos'tan İzmir Karşıyaka'ya göçetti. 1943 yılında İstanbul Saint Joseph Lisesi'ni birincilikle bitirdi. 1944 yılında babasının Kemeraltı'ndaki işyerinde çalışmaya başladı. 1945 yılında Kardeşi Selman'la birlikte Türkiye Yelken şampiyonu oldu.
Selçuk Yaşar: Ben mühendis olmak istiyordum ama dayım Prof. Dr. İsmet Alkan geleceğe yönelik kararımın değişmesinde etkili oldu. Amerika’da mühendislik okuyacakken dayım, senin baban tüccar dedi ve Ekonomi okumama vesile oldu. Dayımın üzerimde önemli bir etkisi olmuştur. Hem talebesiydim hem dayımdı. Babam da memleketini seven bir işadamıydı. O da bu kararı destekledi. Okul, babam ve dayım: Başarımın temellerini onlar attı diyebilirim. Bu karardan hiç pişman olmadım.”
Selçuk Yaşar, Yüksek öğrenimini 1948 yılında İzmir Ticari İlimler Yüksek Okulu bugünkü adıyla Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde tamamladı. 1954 yılında kardeşi Selman ile DYO (Durmuş Yaşar ve Oğulları) aile şirketinin kuruluşunda yer aldı.
Hayatta her şey girişimcilikle başlar. Girişim varsa, hayat vardır.
Selçuk Yaşar’ın, girişimci, yeniliğe açık yapısı, farklı düşünmesi, şirketleşme ve sanayi konusunda ürettiği fikirleri, babası ve ailesiyle birlikte Türkiye’nin ilk boya üretimi ve markası DYO’nun kurulmasında önemli rol oynadı. Ülkemizde yabancı sermaye ortaklığıyla kurulan ilk şirketlerden olan DYOSAD, inşaat boyalarının ardından sektörünü geliştirecek sanayi boyaları ve matbaa mürekkeplerine de yatırım yaptı. DYO, Selçuk Yaşar’ın vizyonuyla yaratılan istihdam, üretilen kaliteli ürünler, çalışanların gelişimine verilen önem, sektöre kazandırılan bayilik sistemi ve iş ortaklarıyla kurduğu güçlü bağlar ile Türkiye’nin öncü ve lider kurumlarından birisi haline geldi ve Yaşar Topluluğu’nun kuruluşuna giden yolda atılan ilk adım oldu.
1958 yılında Karşıyaka Spor Kulübü'ne başkan oldu. 1968 yılında DYO matbaa mürekkebi üretmeye başladı ve aynı yıl bira markasını Türkiye'ye getirdi.
Türkiye’de tarıma dayalı sanayinin öncüsü olan Selçuk Yaşar, et ve süt hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla birçok önemli projeyi hayata geçirdi. 1970’li yılların zor koşullarında Türkiye’nin kalkınmasındaki en temel ihtiyacın tarıma dayalı sanayinin gelişmesi olduğuna inandı.
1973 yılında Türkiye'nin ilk özel sektör süt fabrikası Pınar'ı kurdu. Pınar Süt’ün kuruluşu, ülkenin gelişimine, Selçuk Yaşar’ın sürdürülebilir değer yaratma çabası ile yeni sektörlerin doğmasına, yeni iş alanları yaratılmasına ve sektörün gelişmesine katkı sağladı. Pınar Süt, Türkiye için bölgesel ve toplumsal kalkınma modeli oldu.
1970’li yılların başında Çeşme’nin turizm potansiyelini görerek büyük bir turizm yatırımına imza attı ve 1974 yılında ilk beş yıldızlı ve bin yataklı tatil köyü Çeşme Altın Yunus’u hizmete açtı.
1980 yılında Türkiye Tütüncüler Bankası'nı Yaşar bünyesine kattı, adını da daha sonra Yaşar Bank olarak değiştirdi. 1984 yılında Türkiye'nin ilk pet ambalajlı su şişeleme fabrikası Pınar Su'yu açtı.
Birbirine bağlı bu sektörlerin gelişimi, aynı zamanda ülkenin tarım ve hayvancılığının da gelişimi demekti. Selçuk Yaşar, yem ihtiyacını karşılama, nitelikli yemler üreterek hayvan verimini artırma amaçlarıyla yem ve besicilik faaliyetlerine de yatırım yaptı. Girişimci ruhuyla yine bir ihtiyacı görerek 1985 yılında ilk özel sektör entegre et tesisi Pınar Et'i ve ilk kültür balığı tesisi Pınar Deniz'i kurdu. Selçuk Yaşar, kültür balıkçılığının önemine ve toplumun protein ihtiyacının balık üretiminin artışıyla desteklenmesi gereğine inanarak sektörün doğuşuna öncülük yaptı.
1997 yılında İlk entegre hindi tesisini kurdu. Entegre hindi üretim tesisi de hayvancılık sektörüne yapılan değerli yatırımlardan biri oldu. 1998 yılında Devlet hizmet madalyası aldı.
Kurumsallaşmaya ve sürdürülebilirliğe çok önem vererek şirketlerinin “Bilim Birlik Başarı” ile yönetilmesini ilke edinen Selçuk Yaşar’ın ülkenin iyi eğitim almış gençlerle büyüyeceğine ve gelişeceğine olan inancı ile üniversite kurma hayali, 2001 yılında gerçekleşti ve Yaşar Üniversitesi'ni kurdu. Yaşar Üniversitesi, on bine yakın öğrencisi ve akademisyenleri ile ulusal ve uluslararası alanda öne çıkan üniversitelerden biri olma yolunda ilerliyor.
Selçuk Yaşar: Geriye doğru baktığımda istediklerimin ve hayallerimin çoğunu gerçekleştirdim. Süt sanayi, et sanayi gibi bunlar benim hep Türkiye’ye getirdiğim ilklerdi. Türkiye’ye getirdiğim entegre süt sayesinde Türkiye’de çocuklar sağlıklı süt içebilir hale geldiler. Bundan 25-30 yıl öncesini düşündüğümüz zaman karayolu bu kadar yaygın ve soğutma tesisleri bu kadar fazla değildi, Türkiye’de ve doğal olarak elde edilen sütler hijyenik olarak muhafaza edilemiyordu. Ama şimdi bizim gerçekleştirdiğimiz bu ilkle Hakkari’den Edirne’ye kadar Türkiye’nin bütün her yerinde çocuklar doğal ve sağlıklı süte kavuştular. Hatta Pınar’ın çok güzel bir sloganı vardır, “Bir nesil Pınar”la büyüdü, diye. Eğitime önem verdim. Spora önem verdim. Bizim bu kuruluşlar hep öğretmenlik yaptı. Bizden görüp örnek alanlar da yapıyor. O bakımdan biz öncülük yapmakla birçok şeyi Türkiye’ye öğretiyoruz grup olarak. Bundan bende mutlu oluyorum. Herkesin yapmasından da memnun oluyorum. Gazetecilik de yaptım; Ege Ekspres, Gazete Ege’yi çıkardım. Yani memleket meseleleri, memleket sorunlarıyla hep yakından ilgilendim.
2004 yılında Yaşar Holding Onursal Başkanı oldu. Eğitime verdiği önem nedeniyle 2009 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü aldı. 2014 yılında Turgutlu’da DYO toz boya fabrikası açıldı. Selçuk Yaşar, bilgi ve deneyimlerini de Arabanın Frenleri, Türkiye’nin Baş Ağrıları, Sanayide Devlet, Tarihten bir yaprak gibi yazdığı kitaplarla da genç kuşaklara aktardı.
Kurduğu şirketler, vakıflar ve üniversite ile ülkemize sayısız eserler kazandıran Selçuk Yaşar, 2004 yılında Yaşar Topluluğu Onursal Başkanı oldu. Yaşar Holding, ülkemizin ilkleri olan İlk özel sektör bira fabrikası (TÜRK TUBORG), İlk matbaa mürekkepleri üretimi fabrikası (DYOSAD), İlk UHT dayanıklı süt üretimi (PINAR SÜT), İlk özel sektör kompoze gübre fabrikası (EGE GÜBRE), İlk sağlıklı su fabrikası (PINAR SU), İlk özel sektör entegre et tesisi (PINAR ET), İlk balık ve deniz ürünleri çiftliği (PINAR DENİZ), İlk 1.100 yataklı tatil beldesi (ÇEŞME ALTIN YUNUS), İlk özel sektör resim yarışması (DYO-YAŞAR EĞİTİM VE KÜLTÜRVAKFI), İlk özel sektör resim müzesi (SELÇUK YAŞAR) gibi 22 şirket ve üç vakıftan oluşmakta, yaklaşık 7500 kişiye iş imkanı sağlamaktadır. Halen Türkiye'de birçok sanayi dalında da öncülük yapmaktadır.
1980’lerden Günümüze Yaşar Holding ve Pınar
1980’lerin başında ilerleyen yaşından dolayı işleri oğullarına devreden Durmuş Yaşar, 1982 yılında hayatını kaybedinceye kadar yeni şirketlerin kurulmasını ve Yaşar Holding’in büyümesini hep yakından takip etti. Kurulan her şirketin milli ekonomiyi güçlendireceğine ve Türk ekonomisini dışa bağımlılıktan kurtaracağına inanıyordu. Yaşar Holding’in bugün itibariyle 4’ü Türkiye’nin ilk 500 büyüğü arasında yer alan 22 şirketi, 24 fabrikası ve 7500 çalışanı bulunuyor.
Pınar’ın ülkemizde gıda ve hayvancılığa sağladığı katkılar artarak devam ediyor. Ürün çeşitleri her gün milyonlarca kullanıcı tarafından beğeniyle tüketiliyor. 2005 yılında Türkiye’nin ilk organik sütünü piyasaya sunan Pınar Süt’ün bugün itibariyle İzmir, Eskişehir ve Şanlıurfa’da 3 fabrikası var. Pınar Su, Türkiye’den yapılan su ihracatının yaklaşık yüzde 90’ını gerçekleştiriyor. Pınar Et ise yerli şarküteri pazarında yaklaşık yüzde 24 civarında bir paya sahip. Türkiye’de sektörün en beğenilen şirketleri araştırmasında süt ve süt ürünleri kategorisinde Pınar Süt, paketlenmiş Et ürünleri kategorisinde ise Pınar Et en beğenilen şirketler arasında yer alıyor.
Selçuk Yaşar, kültür balıkçılığının önemine ve toplumun protein ihtiyacının balık üretiminin artışıyla desteklenmesi gereğine inanarak sektörün doğuşuna öncülük yaptı. Entegre hindi üretim tesisi de hayvancılık sektörüne yapılan diğer değerli yatırımlardan biri oldu.
Durmuş Yaşar’ın ardından Yaşar Holding’in yönetimini üstlenen Selçuk Yaşar, holdingin onursal başkanı oldu. Selçuk Yaşar döneminde Yaşar Holding’in büyümesi devam etti ve yurt dışı pazarlama gücü daha da arttı. Bu gelişmede en önemli pay, oğlu Mustafa Selim Yaşar’a aitti.
Yaşar Holding’e bağlı Pınar Süt, Pınar Et, Yaşar Birleşik Pazarlama, Çamlı Yem Besicilik, Pınar Su ve Pınar Foods şirketleri bugün 5 binden fazla çalışanı ile faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir.
Holdingin gıda, içecek ve boya grubunda dış bağlantılarının güçlenmesinde Mustafa Selim Yaşar’ın katkıları büyüktü. Holdingin yönetim kurulu başkanlığını da kısa bir süre öncesine kadar Mustafa Selim
Yaşar üstlenmişti. 2 Eylül 2021 tarihinde koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden Mustafa Selim Yaşar’ın ardından Yaşar Holding camiası derin bir üzüntüye boğuldu. İş hayatına Selçuk Yaşar gözetiminde 1981 yılında Yaşar Dış Ticaret A.Ş.’de başlayan Mustafa Selim Yaşar, tıpkı babası Selçuk Yaşar gibi, Durmuş Yaşar ismini başarıyla temsil etmişti. Selçuk Yaşar’da 11 Şubat 2023’de vefat etti.
Sivil Toplum Gönüllüsü
Hayırsever bir iş adamı olan Durmuş Yaşar, 1974 yılında İzmir’de kurduğu Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’yla binlerce öğrenciye burs imkanı sağladı. Yüksek ve orta öğretim kurumlarında okuyan yetenekli öğrencilere verilen bu burslar sayesinde gelecek nesillerin iyi yetişmesi için destek oldu. Bugüne kadar burs verilen öğrencilerin sayısı 6500’ü aştı.
Eğitim kurumlarına destek olundu. Vakfın sekizinci okulu Eskişehir’in Tepebaşı ilçesinde açıldı. Vakıf çalışmaları kapsamında ayrıca pek çok bilimsel eğitim faaliyeti gerçekleştirildi. Kongreler ve sempozyumlar düzenlendi. Yaşar Topluluğu’nun eğitim, kültür ve sanat yatırımlarını gerçekleştiren bu vakfın yanı sıra Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı da Durmuş Yaşar’ın izinde eğitim, kültür ve sanat alanındaki çalışmalara yön verdi. Türkiye’nin ilk özel resim müzesi 1985 yılında Selçuk Yaşar Müzesi adı verilerek açıldı. Müzede resim, heykel ve seramik sanat ustalarının sergileri düzenlendi. Vakıf bünyesinde 1999 yılında faaliyete başlayan Yaşar Üniversitesi ise her yıl binlerce öğrenciyi iş dünyasına hazırlıyor. Yaşar ailesi ayrıca, arkeoloji çalışmalarını da destekliyor.
“Bilim Birlik Başarı” ilkesiyle, ülke sevdasıyla Türkiye’yi sayısız ilklerle buluşturan Selçuk Yaşar’ın yaşamı hepimiz için kıymetli örnekler ve ilhamla doludur. Selçuk Yaşar, şirketlere, vakıflara, kuruluşuna öncülük ettiği sivil toplum kuruluşlarına, toplumda dokunduğu insanların yaşamına yenilikçi, araştırmacı, yapıcı, vizyoner, girişimci ve öncü kişiliğiyle hep değer kattı.
Selçuk Yaşar, toplumun ve ülkenin iyiliği için birlikte hareket etmenin önemini bilerek geleceğin Türkiye’sini şekillendiren, toplumun sorunlarına duyarlı ve her zaman çözüm için gönüllü bir sanayici ve vatandaş oldu. 1971 yılında TÜSİAD’ın kuruluşunda ve ilk yönetim kurulunda Türkiye’nin önde gelen sanayici ve iş insanlarıyla birlikte sorumluluk aldı.
Selçuk Yaşar, 1997 yılında ülke ekonomisine ve topluma katkıları sebebiyle “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” ile onurlandırıldı.
1976 yılında Süt, et ve gıda sanayilerinin gelişmesine, yurt dışında tanıtılmasına katkı sağlamak amacıyla SETBİR’in (Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği) kurulmasına öncülük etti.
1992 yılında Ege Bölgesi’nde sanayici ve iş insanlarının önderliğinde, sanayi ve ticaretin büyümesi, küresel düzeyde bir gelecek ile toplumsal refahın artırılması amaçlarıyla ESİAD’ın (Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği) kuruluşuna öncülük etti, Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı’nı yaptı.
2003 yılında Türkiye’de boya sanayiinin gelişimini desteklemek üzere sanayicilerle bir araya gelerek Boya Sanayicileri Derneğinin(BOSAD) kurucularından oldu.
Selçuk Yaşar, insana, insanlar için üretmeye, değer yaratmaya her zaman önem verdi. Sanayici ve aydın kişilerin sadece ekonomik kalkınmaya değil, toplumsal kalkınmaya da önem vermesi ve katkıda bulunması gerektiğine inandı. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ve Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı ile toplumsal alanda yatırımlar yaptı. Gençlik dönemlerinde aktif spor yapan Selçuk Yaşar, üyesi ve başkanı olarak en büyük destekçisi olduğu Karşıyaka Spor Kulübü’nün Onursal Başkanı’ydı.
Selçuk Yaşar duyarlı bir iş insanı olarak da çeşitli konularda kitap ve makale yazarak fikirlerini paylaştı. Tecrübelerden ders çıkarmanın ve eğitimin gereğini hep vurguladı. Kurum içi ve kurum dışı birçok yayının çıkarılmasına öncülük eden Selçuk Yaşar, yayıncılığa 1961 yılında ‘DYO’dan Haberler’ dergisi ile başladı. Daha sonra uzun yıllar ‘Bilim Birlik Başarı’ dergisini yayınladı. Ege Ekspres Gazetesi, Gazete Ege, Devir Dergisi gibi yayınlar da çıkaran Selçuk Yaşar, güçlü bir iletişimciydi.
Danimarka İzmir Fahri Konsolosluğu yapan, Danimarka Kraliçesi tarafından “Üstün Hizmet Nişanı”na layık görülen Selçuk Yaşar’a, Ege Üniversitesi Senatosu ve Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Senatosu tarafından “Fahri Doktora” unvanı verildi.
Sanayici, Girişimci ve Gençlere Öğütler
Çalışanlarınız için mutlu bir çalışma ortamı yaratmanın yollarını bulun. Mutlu çalışma ortamının sevgiden geçtiğini, çalışanlarınızı sevmenin önemini asla unutmayın. Hayatta başarının sırrı tehdit ve hücumla değil, tam tersine sevgi ve geçimle sağlanır. Her adımı atarken mutlaka dikkatli ve itinalı olmalısınız. Eğitim, vefa, dürüstlük, çalışkanlık tek başına yeterli değildir. Üstün zeka, akıl, beceri, yaratıcılık ve ileriyi görmekte gerekir. Hayatta her şey girişimcilikle başlar. Girişim varsa, hayat vardır. Sürekli hareket, araştırma, geliştirme ve yaptığınız işe konsantrasyon şarttır. Daima ileriyi yani yarınlarınızı planlayın. Aldığınız doğru kararlar istikbalde doğru neticeler getirecektir. Kolay hedefi sıradan insanlar da başarır. Önemli olan zoru başarmaktır. Gerçek liderlerde zor olanı başarandır.
Kaynak:
Selçuk Yaşar Yaşamı Hatıraları Öğütleri, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, Özgün Ofset, 1. Baslı. Ekim 2018
2. OfixPlus. Ofix Blog 2021. https://blog.ofix.com/durmus-yasar/
3. Storybox, https://stroyboxweb.com/is-dunyasi.