Ülkemizi İTHALAT Yükünden Kurtaracak Çözüm Yalnızca ENTEGRE Bir Üretimdir
PASDER - Paslanmaz Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Leflef:
30 Ekim 2013 günü resmi gazetede yayımlanan ithalat rejimi ek kararı ile Uzak Doğu ülkelerinden ithal edilecek soğuk hadde paslanmaz çelik ürünlerine konulan %8 oranında gümrük vergisi konusunda görüşlerini belirtti.
Uzak Doğu ülkelerinden ‘’Serbest Ticaret Anlaşması’’ çerçevesinde yalnızca Güney Kore’ye sağlanan imtiyaz ile bu ülkeden ithal edilecek soğuk hadde ürünlerine 30/10/2013 tarihinden itibaren gümrük vergisi uygulanmamakta, böylece ‘’eşitlik ve adalet ilkeleri’’ hiçe sayılmış, dengeler alt üst olmuştur. Paslanmaz çelik sektöründe, Güney Kore dışındaki diğer Uzak Doğu ülkelerinden soğuk hadde yassı ürünleri % 8 gümrük vergisi ödeyerek ithal edecek olan sanayici üreticiler, bu nedenle geniş açıdan bakıldığında özellikle küçük üretici-ihracatçılar olumsuz etkileneceklerdir. Üretici ve ihracatçıların rekabet şanslarını yok eden ve engelleyen bu kararın acilen geri çekilmesi gereklidir. Böylece EŞİTLİK VE ADALET DENGESİ YENİDEN SAĞLANMIŞ olacaktır. Derneğimiz bu konularda çalışmalara başlamış, Sektörümüzün diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket etmek ve girişimlerde bulunmak üzere görevimizi tüm sektör adına yapmayı hedeflemiş bulunuyoruz. Gelişmelerden ve dengelerin yeniden kurulması için yapılan çalışmalardan elde edeceğimiz sonuçları sektör ilgililerine pek yakında duyuracağız.
Ülkemizde 2013 yılı içinde faaliyete geçen, kendi ülkesinden Türkiye’ye İhraç Ettiği ve Ülkemiz Tarafından ‘’İthal’’ edilen sıcak hadde paslanmaz çeliklerin FASON olarak soğuk haddelenmesi, ülkemizi ithalat yükünden kurtaramamıştır.
Böyle bir iddianın kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini özellikle vurgulamak gerekir. Fason üretim için gerekli 200.000 ton sıcak hadde paslanmaz çeliğin Türkiye’ye imtiyazlı tek bir ülkeden İTHAL edilmesinin kamu vicdanını rahatsız ettiğini kabul etmemiz gerekir.
Ülkemizi İTHALAT yükünden kurtaracak çözüm yalnızca ENTEGRE bir üretimdir. Kamuoyuna aktarılmakta olan yanlış bilgilerden biri de ‘’YARI ENTEGRE’’ ve ‘’TAM ENTEGRE’’ gibi uydurma terimlerdir. ENTEGRE TESİS, bir ürünü çeşitli hammaddelerin nihai ürün haline getirilmesini sağlar. Bunun başkaca bir izahı olamaz.
Ülkemizi ithalat yükünden kurtaracak entegre tesis konusunda yıllardan beri kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştığım üzere, entegre paslanmaz çelik üretiminin ise aşağıda sıraladığım çeşitli nedenlerle henüz ülkemiz için erken olduğunu, yarar yerine zarar getireceğini belirtmek yanlış olmaz.
Nedenleri:
• Dünya Paslanmaz Çelik üretiminin 100 yıllık geçmişinin çok iyi etüd edilmesi gerekir,
• Paslanmaz Çelik entegre üretimi için gerekli ‘’ENERJİ’NİN’’ ve ‘’HAMMADDE + ALAŞIM ELEMANLARININ’’ ülkemizde OLMAYIŞI,
• Ülkemizin en önemli yeraltı zenginliği olan ‘’KROM’’ cevherinin doğrudan paslanmaz çelik üretiminde kullanılamaz oluşu, öncelikle ‘’FERROKROM’’ a dönüştürülmesi için tesis kurulmasının önemi ki bu arada ÇİN HALK CUMHURİYETİNİN ferrokrom konusundaki strateji ve politikasının en önemli parçasının TÜRK KROM CEVHERİ olduğuna dair güncel bir rapor yayınlanmıştır. Bu konuda ‘’ROSKIL’’ araştırma kuruluşunun 2013 yılı sonundaki raporu dikkate alınmalıdır.
2013 yılı tahminlerimizin doğruluğunu, tüm Dünya’da kriz tehlikesinin henüz tam anlamıyla geçmemesine rağmen iyimserliğimize karşılık olumlu gelişmeye paralel bir sonuç doğurduğunu gördük. Daha önce yapılan analizlerimizi hatırlarsak, öngörülerimizde ne kadar haklı olduğumuzu görürüz. Aşağıdaki bölüm özetini hafızalarımızı tazelemek için kısaca belirtmek isterim.
2013 yılındaki beklentilerimizin makul bir çerçevede olduğu, bir önceki yıla göre herhangi bir spekülatif de olsa iyileşme yaşanmadığını gördük. Ancak sektörün kan kaybı durmuş, rehabilitasyon devresi olumlu sinyallerini vermiştir. İstatistiklere baktığımızda 2012 yılı sonunda gerçekleşen fiili ithalat tüm paslanmaz çelik ürünleri için toplam 430.000 ton hedefi 2013 yılında da tutturulmuş bulunmaktadır. Bunun 360.000 tonluk kısmı yassı mamul, kalanı ise profil, boru ve uzun mamullerdir. Toplam miktarın takriben 60.000 tonluk bölümü stokların iyileştirilmesi için düşünülmelidir. Bu miktar, Türkiye’nin paslanmaz çelik sektöründe geçmişe göre, gerçekleşen rekor ithalatının egale edilmesi şeklinde algılanmalıdır. Bu arada alaşım elemanlarının istikrar kazanan fiyatları, nikel fiyatlarındaki düşüşe rağmen ve ferrokrom’un yükseliş trendi, normalleşmenin baş aktörleridir. Bütün bunlara rağmen pek tabii geçmişten ders alınması ve spekülasyonlardan vazgeçilmesi sağlıklı bir paslanmaz çelik pazarını oluşturmakta ve güçlendirmektedir.
2014 yılında aynı trendin korunacağını ümit ediyoruz. Her ne kadar Türkiye’de henüz hissedilmeyen yeni krizlerin ayak sesleri Avrupa ve tüm Dünya’da duyulmaya başladıysa da, geçmiş yıllardaki gibi derin izler bırakacak güçte olmayacağı gibi bunun aksini de düşünmekte fayda vardır.Bu konu üzerine daha önceki yıllarda da paslanmaz çelik sektöründe makaleler yazılmış, kamuoyuna bilgi verilmişti. Sonuç olarak her yıl tekrarladığım paslanmaz çelik entegre üretiminin ülkemiz için henüz erken olduğu konusunu hatırlatmak üzere:
44 yıllık birikimlerime dayanarak bugüne kadar bahis konusu ettiğim entegre bir paslanmaz çelik tesisinin –sıvı paslanmaz çelik üretiminden nihai ürüne kadar- Ülkemize kazandıracağı ve kaybettireceği değerler hakkında kamuoyunu aydınlatmaya devam ediyorum: Rantabel bir kapasiteye sahip tam entegre bir tesis kapasitesinin asgari 450.000 ila 500.000 ton arasında olması, bu konuda tecrübeli ve güvenilir bir üreticiden ‘’know-how’’ alınması gereğini vurgulamış, Ülkemizde böyle bir tesisin kurulmasının doğruluğuna inandığımı, ancak 2050 yılından önce böyle bir yatırımın lüks olacağını da üzerine basarak söylemiştim. Bugün de aynı fikirdeyim. Kişi başı paslanmaz çelik tüketiminin 2011 yılından beri takriben 4 ila 4,5 kg olarak durağan bir hale gelmesi, tüketimin ancak kişi başına en az 8 ila 10 kg / yıl olması halinde bir entegre tesis rantabel olarak kurabilir. Know-how verecek yabancı ve ehil bir kuruluşun elini taşın altına koyması ve de kesinlikle üretilen paslanmaz çeliğin %50 ila %60 ‘ının ihracatında dünya fiyat ve kalite standardlarını gözönünde tutarak başrolü üstlenmesi şartıyla, entegre bir yatırım için önümüzde hiçbir engel kalmayacağını söyleyebilirim. Yatırımın başlangıcında üretilecek paslanmaz çelik kalitelerinin, öncelikle ülkemizin temel sanayinde kullanılanlar olmasına dikkat edilmelidir. Tüketimi az, özellikleri yüksek kalitelerin ise, bu konuda güvenilir ve tecrübeli dış ülkelerden ithal edilmesine devam edilmelidir. Şurası kesin ki; krom dışında ülkemizde paslanmaz çelik üretimi için gerekli hammadde bulunmamaktadır.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
18.02.2014