Tedarikçiye İş + Yük
Milyar Avro’lar tutarındaki yatırımlar ile süreç hızlı bir şekilde ilerlerken ana sanayinin merkez Avrupa ülkelerindeki araç katma değer oranı yüzde 25 seviyelerine kadar indi.
Günümüz otomotiv sanayisine şekil veren “mega trend”ler çoktankendisini göstermiş, bir çok ana ve yan sanayi bu trendlere göre pozisyon almaya başlamıştı. Kısaca bu mega trendleri; elektrikli araç ve bunun üretim/modül/parçalara etkisi, araç başı CO2 emisyonun azaltılmasının etkileri (alternatif motor/şanzıman teknikleri) enformasyon teknolojilerinin ve akıllı sistemlerin araçlara adaptasyonu ve hafif/yeni malzemeler vb. olarak belirtebiliriz.
Küresel rekabet baskısı da bu trendlerin yanı sıra hissedilmeye devam ediyor. Ayrıca, yaklaşık 3 yıldır otomotiv ana sanayilerin üretim yapılarını modernize etmeye, yeni teknolojik gelişmeleri daha fazla entegre etmeye ve verimliliklerini artırmaya yönelik çalışmalarını izlemekteyiz. Milyar Avro’lar tutarındaki yatırımlar ile süreç hızlı bir şekilde ilerlerken ana sanayinin merkez Avrupa ülkelerindeki araç katma değer oranı yüzde 25 seviyelerine kadar indi.
Ana sanayiler tarafından bir başka mesaj ise; masrafları azaltma ve satın alma süreçlerinde optimizasyon aracılığıyla milyarlarla ifade edilen bir tasarruf programının uygulamaya konulacağı yönünde…
Bir taraftan yeni teknolojik gelişmelere ayak uydurmak zorunda olan ve yatırım yapan tedarikçiler, diğer taraftan da milyar avro mertebelerindeki tasarruf programlarına uymak zorunda bırakılmaktalar. Bu tür çok taraflı sorunlarla baş etmek durumunda kalan tedarikçiler aslında geçmişte de bu gibi durumlarla karşı karşıya kaldılar.
Fırsatlar
Mega trendler ve ana sanayide üretim/ modüler yapıdan kaynaklı satınalma stratejileri tedarikçilere önemli iş fırsatları da doğurmaktadır. Bu fırsatları iki kalemde belirtmek gerekirse; birincisi üretim/modüler sistemden kaynaklı olarak ana sanayiler küresel çapta belirledikleri tedarikçiler ile daha fazla iş sözleşmesi yapmak istiyorlar. İkincisi, ana sanayilerin katma değer oranından daha fazla çekilmesi ile oluşan/ oluşacak alanlarda iş taleplerinin artması. Bu klasik anlamda sadece outsource edilen ürün/ürün gruplarını kapsamıyor (klasik anlamda bilindiği üzere, ana sanayilerin yetkinlik sahibi oldukları alanları/ürünleri, daha ucuza satın alabildikleri anda dışarıya verdiler), teknolojik gelişmelerden dolayı, artık ana sanayiler yetkinlik geliştiremedikleri ‘teknolojik ürünler’i daha fazla satın almak zorunda kalıyor. Audi firmasının satın almadan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Bernd Martens, bu durumu satın alma için yeni bir fenomen olarak yorumlamakta ve bu alanda inovatif küçük tedarikçi firmalar ile de çalışmak istediklerini belirtmektedir. Bu alanın bir diğer özelliği, bu yeni teknolojik ürünlerin piyasa fiyatı henüz oluşmadığı için, ana sanayiler bilindik satın alma strateji metotlarına buna uygulayamamaktalar.
Yükler
Ana sanayilerin küresel çapta belirlenen tedarikçilerle çalışmak istediğini (yani değişik coğrafyalar için değişik tedarikçilerle değil aynı tedarikçilerle tüm üretim ağına hizmet) ve bunun kapasite artırıcı bir etkisinin olacağını belirtmiştik, tabii ki bu sürecin getirdiği yükler de oldukça fazla, ancak aşılabilir. Kısaca tedarikçiler küreselleşmek zorunda. Bir ana sanayinin sadece Avrupa fabrikalarına mal vereceğim diğer kıtalar, fabrikalar benim için ilginç değil dönemi kapanmak üzere. Küreselleşmenin maliyeti iyi hesap edilmeli ve küreselleşmenin gerektirdiği “know how”ları iyi içselleştirebilen yapılara bir an evvel geçilmelidir.
Küreselleşmenin ve bir o kadar da mega trendlerin etkisi ile bir çok büyük dev yan sanayi firmasının da zorlandığı bilinmektedir. Organik olarak büyümede (hem ürün hem de coğrafya açısından) zorlanan firmalar satınalmalar aracılığı ile bu açığı kapatmaya çalışmaktadırlar. ZF Friedrichshafen firmasının TRW’yi satınalma operasyonu bu gözle de irdelenebilir. Delphi ile BorgWarner’in birleşmesini, Federal- Mogul’un Honeywell fren diskleri bölümünü devir almasını, Mahle’nin Letrika’yı, Bosch’un ZF-Lenksysteme almasını da bu kıstaslarla değerlendirmek yerinde olur. Diğer taraftan bu örneklerin yakın tarihte hızla çoğalacağını belirtmek isterim.
Küreselleşme becerisi gösteren ve teknolojik alanda inovatif çözümler/ürünler geliştirebilen tedarikçiler önümüzdeki dönem daha şanslı olacak.
Haberin Kaynağı : TAYSAD
03.12.2014