Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Sürdürülebilir Kalkınma ve Üretim Ekonomisinin İnşası
Türkiye’yi içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtarmak için ülkemizde Üretim ve Kalkınma Seferberliği’ başlatılmalıdır. Yapılması gerekenler:
-Ekonomi yönetiminin en öncelikli mücadelesi ülkenin içine düşürüldüğü düşük gelir sarmalı, işsizlik ve yoksullaşma olmalıdır. Bu bağlamda, istihdam ve girişimcilik dostu ekonomik model ve endüstriyel transformasyon gerekmektedir.
-Vatandaşımızı düşük gelir sarmalından çıkartıp, gelir adaletsizliğine son verip, refah toplumuna geçirilmesi ancak iyi bir mikro ekonomi yani sanayileşme –üretim politikası, sosyal ekonomi-sosyal devlet ve hümanist devletin yeniden inşası ile mümkündür. Ekonomi bilimi merkez bankası-para politikaları-maliye ve hazine yönetiminden ibaret değildir
-Makro ve mikro ekonomide ATATÜRK’ÜN KARMA EKONOMİ MODELİ MİSAK-I İKTİSAT zamanın ruhuna uygun olarak yeniden referans alınmalıdır. GÜÇLÜ DEVLET-GÜÇLÜ MİLLİ EKONOMİ inşası ile üretim ekonomisi tabanlı sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınma sağlamak mümkündür.
-Mikro ekonomide servetin tabana yayıldığı, politik tercihlerin-kamu kaynaklarının KOBİ’lere, yan sanayine, tedarik-lojistik zincirlerine, değer yaratan stratejik sektör veya yatırımlara, dijital teknoloji, inovasyon, girişimcilik tabanlı sürdürülebilir kalkınma ve ENDÜSTRİ 5.0 TABANLI teknoloji geliştirme, katma değeri yüksek üretimin desteklenmesine yönlendirilmelidir. Kısacası, beton kapitalizmi ve finans sektörüne dayalı büyüme politikası yerine daha sağlıklı-dengeli sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve milli-yerli kalıcı üretim ekonomisi kurulması doğrultusunda stratejik sektörler odaklı planlı ekonomiye geçilmeli.
-SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA POLTİKALARININ MERKEZİNDE İNSAN, SOSYAL GELİŞİM, DOĞA-ÇEVRE-YEŞİL DÖNÜŞÜM OLMAKLA BİRLİKTE TARIM-HAYVANCILIK-GIDA ENDÜSTRİSİ, SAVUNMA, İLAÇ, AR-GE-İLERİ TEKNOLOJİ YATIRIMLARI (yapay zeka), İMALAT SANAYİ-YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM-İHRACAT, HİZMET-TURİZM, ALTERNATİF ENERJİ GİBİ STRATEJİK sektörler olmalıdır.
-Yeni sürdürülebilir kalkınma ve üretim ekonomisi politikası iktidarlar (Genel-Yerel yönetimler) eliyle servet transferi yapmak yerine kişi başı milli geliri artıracak sosyal adalete dayalı milli gelir politikalarını ve girişimciliğin desteklendiği, sermaye birikiminin tabana yayıldığı üretim ve paylaşım ekonomisini içermelidir.
-Sürdürülebilir güçlü kalkınma ve verimlilik artışı için en önemli sermaye olan insan gücümüzün yetenek ve beceri düzeyini yaşanan teknoloji devrimine ve yeni gelişen yetkinliklere uyumlu hale getirmeli, TÜRKİYE’DE DİJİTAL TEKNOLOJİ VE ENTELEKTÜEL SERMAYE DEVRİMİ başlatılmalıdır.
-Yeteneğe ve beceriye dayalı bir milli eğitim sistemine ve bilim ve teknoloji üreten-uluslararası teknoloji transferi yapabilen yükseköğretim ve girişimci üniversite modeline geçiş sağlanmalıdır. Üniversiteler kuluçka merkezleri-teknoloji transfer ofisleri-büyük laboratuvarları-prototip atölyeleri ve teknoparkları ile birlikte ar-ge ve inovasyon üniversiteleri olarak yeniden yapılandırılmaları gerekmektedir.
-Sürdürülebilir kalkınma ve güçlü ekonomiye geçiş için yeni sermaye birikiminin temelini oluşturan yüksek nitelikli insan kaynağı yetiştirmenin yanı sıra tüm ülkeyi kapsayıcı Ar-Ge yatırımları ve teknoloji geliştirilmesi için uygun finansal model ve eko-sistem ülke çapında kurulmalı. Bu bağlamda, devlet melek ajansları kurulmalıdır.
-Kamusal alan ve özel sektörde AR-GE yatırımları teşvik edilmeli, finansman desteği, proje bazlı ar-ge yatırımlarına başlangıç sermayesi sağlanmalıdır.
-Teknolojik ürünler üreten ve ihraç eden ülkeler arasında yer almak için kamu kaynaklarının stratejik sektörlerdeki ar-ge, teknoloji geliştirme ve üretmeye yönelik olarak harcanması stratejik ve politik tercih olmalıdır. Bilim ve teknoloji çağında , eğitime, bilime ve teknolojiye yatırım beka konusudur.
-Cari açığın, yüksek ithalat oranlarının, döviz kaybının önemli nedeni olan ve Türkiye’nin en önemli dış kaynak bağımlılığının yani ithal teknolojik girdilere bağımlı sanayi üretimi ve montaj endüstrisi yapısının yerine kendi teknolojisini-ara mamullerini üretebilen, her yöreye özgü doğadaki yer altı-yer üstü zenginliklerinden alternatif hammadde kaynaklarını yaratabilen, bunlara erişebilen üretim yönetim ve iller bazında kalkınma modeline geçmek elzemdir.
-Yüksek katma değeri olan ürünler ve teknolojik ürün ihracatımızdaki düşük performansı artırmak için Devlet ekonomik aktör, iş ortağı ya da teşvik edici, düzenleyici ve denetleyici rolü ile aktif olarak devreye girmelidir. Teknolojik ürün üretmede ve pazarlanmasında devlet desteği çok önemlidir.
-Ekonomik kalkınmanın yurt çapına yaygınlaşması fırsat eşitliği ve sosyal adaletli refah toplumuna geçiş için kritik olmakla birlikte, her bölgenin üretim yapısına uygun ürünlerin ulusal ve uluslararası pazara en düşük maliyet, kur ve fiyat istikrarı ile ulaştırılmasının sağlanması, ulusal ve uluslararası ticaretin önünü açmakta son derece önem arz etmektedir.
-Türkiye’nin acilen yeni üretim üslerine- tedarik-lojistik merkezlerine ve bilişim vadilerine, teknoloji geliştirme bölgelerinin veya kentlerinin kurulmasına ihtiyaç vardır. Bu konuda, dünyadaki en stratejik coğrafyada bulunan ülkemizin ÇİN yerine tercih edilmesi ve ekonomik güç olarak yeni yüzyılda sahne alması mümkündür.
-Ekonomide stratejik planlama ve sosyal gelişim eylem planları yapılmalı, dijital teknolojilere, yapay zeka ve akıllı sistemlere ciddi kaynaklar ayrılmalıdır.
-Ülke geneline yayılmış KOBİ ölçeğindeki firmaların sayısının artması için milli ekonominin güçlendirilmesine paralel her bölgenin farklı ekonomik altyapısına uygun üretim alanlarının endüstriyel gelişim planları yapılmalı ve güçlü demiryolu ve deniz ulaşımı ile bağlantısı yani alt yapısı inşa edilerek geniş üretim ağları oluşturulmalıdır.
-Türkiye’nin Avrupa’nın, Kuzey Amerika’nın, Orta Doğu’nun ve Kafkasların yeni tedarik ve lojistik üssü olabilmesi için çok çalışılmalıdır. ÇOK EKSENLİ ÇOK KUTUPLU ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI TİCARET EŞ GÜDÜM İÇİNDE YÜRÜTÜLMELİDİR. Bu bağlamda, dış politikada da diplomatik inovasyon ve global rekabetçi bir yaklaşım önem arz etmektedir.
-Birçok ilimiz deniz kenarında ya da yakınında olduğu için kıyı liman depoculuğu ve deniz taşımacılığı ülkemize rekabet üstünlüğü sağlayacaktır. İç kesimlerle yapılacak elektrikli tren yolu bağlantısı ile üretimde lojistik, ulaştırma ve nakliye dezavantajı yaşayan illerin ekonomisi canlandırılmalıdır.
-Ayrıca, güçlendirilecek KOBİ yapısıyla birçok uluslararası, bölgesel ve ulusal büyük şirketlerin ihtiyaç duyduğu ara mamul imalatı, değer katan imalat veya değer katan servis hizmetleri veren yeni ekonomik bölgeler Türkiye geneline yaygınlaştırılabilecektir.
-Milli üretim ve milli marka yaratılması için felsefemiz sadece montaj endüstrisine dayalı ‘ made in Turkey’ değil aynı zamanda teknolojisini ve ara mamullerini bizim ürettiğimiz ‘made from Turkey’ olmalıdır.
-Ülke çapında kurulacak bilişim vadilerinin, akıllı tasarım ofislerinin, işbirliği platformlarının ve akıllı inovasyon ofislerinin/merkezlerinin açılması ile birlikte söz konusu ekosistemin devlet eliyle organize edilmesi oldukça önemlidir.
-DEPREM GİBİ DOĞAL AFETLERE, KÜRESEL İKLİM KRİZİ KAYNAKLI FELAKETLERE HAZIRLIKLI OLMAK, ÇEVRE VE DOĞA DOSTU SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA MESAFE ALMAK İÇİN YEŞİL EKONOMİ-DÖNGÜSEL EKONOMİ POLİTİKALARI UYGULANMALIDIR.
-Katma değeri yüksek teknoloji üretiminin artırılması ve katma değeri yüksek inovasyon ve girişimcilik tabanlı yeni iş alanlarının desteklenmesi, yeni şirketlerin kurulması, yeni fikir ve projelerin ticaretleşmesi için başta kamu bankaları olmak üzere bankacılık sisteminin, girişim sermayesi alt yapısı oluşturması, devlet melek yatırımcı ağlarının kurulması, sosyal girişimciliğin ve yeni yaratıcı sektörlerin fonlanması ve gerekli finansal desteğin sağlanması yönünde yeniden yapılandırılmalıdır.
-Gıda, enerji, iletişim, savunma, ilaç, medikal teknolojiler, deniz kıyısı liman işletmeciliği, toplu taşıma, havacılık gibi stratejik sektörlerde kamu işletmeciliği desteklenmeli kamu iktisadi teşebbüsler tekrar kurulmalıdır.
-Kamu ve özel sektör ortaklığı (PPP) stratejik sektörlerde büyük ölçekli firmaların kurulması ve dünya markalarının yaratılması boyutuyla desteklenmelidir.
-Dünyada marka olmuş küresel firmalar özellikle yüksek teknoloji firmaları ile ortaklık, her türlü işbirliği yapılmalıdır. Bunların Ar-Ge ve laboratuvar yatırımları kamu finansmanı, alt yapı, kamu arazisi tahsisi, enerji, eko-sistem desteği ve mühendis-teknik insan kaynağı tahsisi ile teşvik edilmelidir
-Türkiye’de kabul edilemeyecek oranlara yükselmiş kayıt dışı ekonomi ve kaçak DÜZENSİZ GÖÇMEN İSTİHDAMI ile mücadele edilmeli ve ilgili yasal düzenlemelerle mutlaka kayıt altına alınmalıdır.
-Özellikle, Türkiye’nin üretim güçleri olarak tanımladığımız KOBİ, esnaf, çiftçi ve ücretli çalışanlar üzerindeki ağır vergi yükü azaltılmalı, büyük sermaye ise Ar-Ge’ye, teknoloji gelişimine ve istihdama yaptığı katkı oranında vergi azaltılmalarından ya da muafiyetlerden faydalanmalıdır.
-Bölgesel ve yerel kamu yatırımları veya büyük ölçekli tüm projeler ilgili meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarla doğrudan diyalog ve istişare halinde hayata geçirilmelidir.
Doğayı-çevreyi-gezegeni ve insanı ihmal eden çılgınca büyümeye ve yüksek kazançlara odaklanan ekonomi politikalarının yerini istikrar, sürdürülebilir kalkınma, sosyal kapsayıcılık, adil paylaşım, yeşil dönüşüm, döngüsel ekonomi, sosyal adalet, refah ve huzur toplumunun inşa edilmesi almalıdır.