"İş Güvenliği Olsaydı"Olmazdı
301 işcimizin yaşamını kaybetmesine neden olan Soma Maden Ocağı Faciası sonrasında gündemin birinci sırasına İş Sağlığı ve Güvenliği konusu yerleşti.
İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu dünyada çok fazla insanın öldüğü ve çok daha fazlasının çalışmaz hale geldiği düşünüldüğünde bu konuda bilinçlenmek ve eğitim almak büyük önem arz ediyor. WIN Eurasia Metal Working Fuarı, konuyla ilgili farkındalık yaratmak, çalışanları ve firma sahiplerini bilinçlendirmek amacıyla Endüstriyel Etkinlikler Zirvesi kapsamında ‘İş Güvenliği ve Soma’ Paneli’ne ev sahipliği yaptı. Elektrik Mühendisleri, Makine Mühendisleri ve Maden Mühendisleri Odası ortaklığında düzenlenen etkinlik, Elektrik Mühendisi Nur Güleç moderatörlüğünde gerçekleşti.
WIN Eurasia Matal Working kapsamında düzenlenen panelde Maden Mühendisleri Odası’nı temsilen Hüsnü Ünal, Makine Mühendisleri Odası’nı temsilen Makine Mühendisi Dr. Mustafa Bilge, Elektrik Mühendisleri Odası’nı temsilen Elektrik Mühendisi Bülent Özgümüş konuşmacı olarak yer aldı. Sayın Ünal maden kazaları ve iş güvenliği, Sayın Bilgi makine ve makine parklarının maden bağlamındaki rolü, Sayın Özgümüş elektrik açısından madenlerdeki uygulama ve mevzuatların neler olduğu veya olması gerektiği konularında açıklamalarda bulundu. Mühendisler maden kazalarının önlenebilmesi, nelerin yapılıp nelerin yapılmaması gerektiği hakkında detaylar verdi.
Ölümlerin Çoğu Karbonmonoksit Zehirlenmesi Sonucu Oluşmuş…
Sözlerine madenciliğin diğer sektörlerden oldukça farklı, tehlikeli ve riskli olduğunu belirterek başlayan Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurul Üyesi ve İş Güvenliği Uzmanı Hüsnü ÜNAL; “Dünyada en fazla iş kazasının yaşandığı sektör madenciliktir. İçerisinde kendine has tehlikeler ve özellikler barındırır. Madenler milyonlarca yıl içinde çeşitli doğal, fiziksel ve kimyasal nedenlerle oluşuyor. Katı, sıvı ve gaz halinde olabiliyor. Örneğin kömür madenleri oluşurken bünyesinde metan gazını da ortaya çıkarıyor. Kömür madeni işletmeciliği yapacak herkes, metan gazı işletmeciliği yapacağını da bilmeli, önlemlerini almalıdır.” dedi. Sözlerine madencilikte yapılan en büyük hatalardan bir tanesinin iyice araştırmadan maden işletmeciliğine başlanıyor olması diyerek devam eden ÜNAL; Öncelikle olması muhtemel yerlerde jeofizik çalışmaları ve sondajlarla maden yerleri tespit edilmelidir. Sonrasında sondajla madenin boyut, derinlik, kalori, tenör, rezerv, ekonomik değeri gibi özellikleri belirlenmelidir. Maden yeryüzüne yakınsa açık hava işletme yöntemiyle daha ekonomik, daha derindeyse yeraltı üretim yöntemiyle sondaj yapılır. İşletme projesi hazırlanıp, üretim, tahkimat, nakliyat, havalandırma son olarak da işçi sağlığı ve iş güvenliği iş projesi içerisinde kesinlikle atlanmaması gereken detaylardır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği işletme projesi hazırlanma safhasında madenin özelliklerine göre hem teknik olarak hem de mevzuata uygun olarak proje içinde yer almalıdır. Hiçbir maden diğer bir madenle aynı değildir. Bunun için her işletme projesi kendine has olmalıdır.” dedi.Madenlerdeki tehlikeli kaynaklara da değinen Ünal; “can kayıpları metan gazı, ocak yangınları, göçükler, patlayıcı maddeler, yeraltı suları, elektirik, mekanizasyon ve nakliyat sonucu oluşur. Metan gazı ülkemizde çok can yaktı. Çok büyük patlamalar meydana getirebiliyor. Ölümlerin yüzde 50’si metan gazı oluşturur. Bunun için sürekli sondajlarla ilerlememiz gerekir. Ocak yangınları da aynı şekilde büyük tehlikelere yol açıyor. Soma’daki facianın en önemli nedeni ocak yangınlarıdır. Kömür damarlarında yangın zararlarından en az zararla kurtulabilmek için üretim panoları hazırlanırken pano hava girişi ve pano hava çıkışlarına yangın bekleme barajları yapılmalıdır.” dedi.
Son olarak Maden Mühendisleri Odası’nın Soma’da gerçekleştirdiği incelemelerden bahseden Ünal; “301 vatandaşımızın hayatını kaybettiği kaza hepimizi derin üzüntüye boğmuştur. 5 maden mühendisimiz de olay sırasında yaşamını yitirmiştir. Kazanın meydana geldiği yer altı kömür ocağında her gün 3 vardiya halinde çalışma yapılmaktadır. Vardiyalarda yaklaşık 800 işçi ve toplamda da yaklaşık 3 bin işçi çalışmaktadır. Kazanın olduğu 13 Mayıs 08 – 16 vardiyasında 787 işçi yeraltında bulunmaktadır. Kömür kalınlığı; 15 ile 20 m arasında olup, kömür damarının eğimi 10 ile 15 derece arasında değişmektedir. Ocakta tam mekanize, yarı mekanize ve klasik uzun ayak olmak üzere göçertmeli ve dönümlü üretim yapılmaktadır. Faciayı tetikleyen yangın, ocak havalandırma galerisi giriş noktasından yaklaşık olarak 1350 metre uzaklıkta meydana gelmiştir. Kömür damarı kendiliğinden yanmaya müsait olup, geçmiş yıllarda da bu sorunla karşı karşıya kalınmıştır. Ocak havalandırması mekanik havalandırma ile sağlanmaktadır. Ölümlerin tamamına yakını kömürün oksidasyonu nedeniyle oluşan karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu oluşmuştur. Kömür yangınının; bilahare ahşap tahkimatı ve konveyör bandını tutuşturarak açık aleve dönüştüğü tespit edilmiştir.” dedi. Ünal sözlerini gerekli önlemlerin alınması, çeşitli eğitimler ve bilgilendirmelerle iş kazaları ile meslek hastalıklarının aslında önlenebilir olduğunu belirterek bitirdi.
İyi Tasarlanmış Havalandırma Sistemleri Madenlerde Risk Faktörlerini Minimize Eder…
Makine mühendisi gözüyle yangın ve patlama risklerinin neler olduğuna değinen Dr. Mustafa Bilge; “ Bizim makine mühendisleri olarak maden ocaklarında iki tane görevimiz var. Birincisi havalandırma sistemi diğeri yangın çıktıktan sonra gerçekleşecek yangın söndürme sistemimiz. Madende önemli olan yangın çıkmadan neler yapabileceğimizdir. Bunun için risk faktörlerine bakmak gerekir. Oksijen miktarının azalması, tünelde sıcaklığın artması, yanıcı ve zehirli gazların birikimi, hava akışının olmaması, patlayıcı gaz karışımlarının konsantrasyonlarının yükselmesi gibi risklere bakmak çok ö. Saydığım risklerin hepsi yangın çıkmasına sebebiyet veriyor. Yangının çıkması da arkasından patlamaları ve önüne geçilemeyecek büyük kazalara neden oluyor. Bu riskler ancak iyi tasarlanmış bir havalandırma sisteminin varlığıyla önlenebilir. Havalandırma sistemi kenara itilip, yerine iki tane fan konulacak bir sisten değildir. Her maden ocağının yapısı farklıdır. Bunu göz önünde bulundurarak iyi bir havalandırma sistemi tasarımı ile risklere en aza indirmek mümkün. Bu riskleri ortadan kaldırmak için maden ocağındaki tüm açıklıklara, kuyulara, taban yolu gibi yerlere mutlaka hava verilip, yanıcı ve patlayıcı gazların konsantrasyonu standart verilerin altına çekilmelidir. Bunu yaptığımız zaman zaten riskimiz minimize olur. Havalandırma sistemi tasarımları günümüzde bilgisayar modellemeleriyle yapılmalıdır. Uluslararası standartlarını araştırmak ve ocak için en doğru tasarımı bulmak hayat kurtarır.” dedi.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Ayrı Bir Yönetmelikle Düzenlenmelidir…
Yürürlükteki 94/9/AT Atex Yönetmeliği, 176 no.lu ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Sözleşmesi, Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği, ILO Uygulama Kılavuzu, Yeraltı Kömür Madenlerinde Güvenlik ve Sağlık adlı düzenlemeler üzerinden, Türkiye’de yeraltı kömür madenleri ve madenlerin elektriksel yönden güvenliği konularında değerlendirmelerde bulunan Elektrik Mühendisi Bülent Özgümüş; “Atex Yönetmeliğine uygun ekipman temininde yaşanan sıkıntıların çözümü için ürün-sertifika ilişkisi kurulabilen bir takip sistemi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Yeraltı maden işletmelerine ya da diğer parlayıcı, patlayıcı ortamlarda kullanılmak üzere satılan ve Atex sertifikalı olması gereken ekipmanın doğruluğu, kullanıcı tarafından sertifika veren kuruluştan teyit edilebilmelidir. Yeraltı madenciliğine ilişkin güvenlik mevzuatı “Maden İşyerlerinde İSG Yönetmeliği”nin eki olarak düzenlenmiştir. Yeraltı işletmeciliğinin, işçi sağlığı ve güvenliğinin kendine özgü koşulları nedeniyle, ayrı bir yönetmelikle düzenlenmesi yararlı olacaktır. Yeraltı Kömür Madenlerinde Güvenlik ve Sağlık ILO Uygulama Kılavuzu, Elektrik, Maden ve Makine Mühendisleri Odaları, ilgili diğer meslek odaları, sendikaların da katılımıyla oluşturulacak bir komisyon marifetiyle tebliğ olarak düzenlenebilir. MGM sertifikalı kablo kullanımının, tüm grizulu yeraltı maden işletmeleri için zorunlu olması konusunda yasal düzenleme yapılmalıdır. Mevzuatla ilgili eksikliklerin giderilmesi bir ihtiyaç olmakla birlikte, mevzuatın uygun olduğu durumlarda da bilinen nedenlerle olumsuzluklar devam edebilmektedir. Bilime ve mühendisliğe, etik ilkelere, işin gereklerine ve hukuka uygun olmayan süreçlerin yapılacak akılcı denetim ve cezai yaptırımlarla önü kapanmalıdır” dedi.
Haberin Kaynağı : Avantgarde İletişim Danışmanlığı
09.06.2014