Normatek, Üretiminin %65’ini İhraç Ediyor
Normatek Genel Müdürü Serdar Gülbay, üretimlerinin yüzde 65’ini tamamı Avrupa’da 7 ülkeye ihraç ettiklerini söyledi.
Normatek, Üretiminin %65’ini İhraç Ediyor
Talaşlı imalat ile yapılan, ancak fonksiyonları gereği sahip oldukları özel formlar nedeniyle soğuk dövme ile üretilmesi zor olan bağlantı elemanlarını bu yöntemle üretmeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Normatek Genel Müdürü Serdar Gülbay, üretimlerinin yüzde 65’ini tamamı Avrupa’da 7 ülkeye ihraç ettiklerini söyledi.
2013 yılında Normatek ailesine katılan Fabrika Müdürü Mete Yalçın’da bugün devam eden kalıphane yatırımlarını tamamladıklarında kendi kalıplarını yapma oranını %60’tan %80’e çıkartacaklarını söyledi.
SUBCONTURKEY: Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Serdar Gülbay: 1968 doğumluyum, genç yaşlarda yine bu sektörde başladığım çalışma hayatıma 1993 yılında kurduğum Normatek Vida ile devam ettim. Üretime ilk olarak 60 metrekare bir alanda başladım.
Mete Yalçın: 2013 yılında Normatek ailesine katıldım. Fabrika müdürüyüm. Normatek’in sağlam bir kurumsal yapı içerisinde büyüyüp gelişmesi için çalışmaktayım. Aynı zamanda yurt dışı müşterilerle olan ilişkilerle de ilgileniyorum.
SUBCONTURKEY: Normatek ne zaman kuruldu?
Serdar Gülbay: Normatek, 1993 yılında kuruldu. İlk yerimiz Şaman Sanayi Sitesinde 60 metrekare içindeydi, daha sonra Kurtköy, Tepeören ve Tuzla’daki yerlerimizde büyüyerek devam ettiğimiz faaliyetimize 2018 yılının Kasım ayından bu yana Dilovası İMES OSB’deki 3000 metrekare kapalı alana sahip bu fabrikamızda devam ediyoruz.
Özel ve Spesifik Ürünler Üretiyoruz
Burada başta pencere sektörü olmak üzere, mobilya ve otomotiv yan sanayi ağırlıklı olmak üzere çeşitli sektörlerde yurtiçi ve yurt dışı müşterilerimiz için üretim yapıyoruz.
Normatek olarak misyonumuzu; talaşlı imalatta üretilen parçaların üretim yöntemini soğuk dövmeye çevirmek olarak belirledik. Bunu yaparken de yüksek adetlerde standart ürünler yerine sektörde 40 yıla yaklaşan çalışma hayatımda şahsen benim ve yaklaşık 30 yıldır Normatek olarak edindiğimiz kurumsal bilgi birikimi ve tecrübemizi kullanarak katma değeri yüksek özel bağlantı elemanlarına odaklandık.
Evet bugün rahatlıkla söyleyebilirim ki Normatek özel bağlantı elemanlarının soğuk dövme yöntemiyle üretilmesinde çok önemli bir know how’a sahiptir. Bu bize az önce bahsettiğim çeşitli sektörlerde pek çok Avrupalı üretici ile çalışma ve hem fiyat hem de yapabilirlik olarak çok önemli rakiplerimizle rekabet imkânı sağladı.
Aylık 80 tonluk üretimimizin tamamına yakını müşteriye özel proje bazlı ürünlerden oluşuyor. Bugün sahip olduğumuz makine parkuruyla çap 3 mm’den 8 mm’ye ve boy 50 mm’ye kadar ürünler yapıyoruz. Toplamda 40’a yakın tezgâhımız var.
Müşterilerimizin kalite beklentileri her geçen gün artıyor. Özellikle Avrupa bu konuda son derece katı. Her müşteri için fiyat önemli bir kriter ancak sürdürülebilir bir kalite ve üretimde izlenebilirlik artık en az fiyat kadar önemli bir seçme kriteri onlar için.
Aslında bundan çok da şikayetçi değiliz. Sürekli yapılan denetimleri kendimizi geliştirmek, eksiklerimizi tamamlamak için bir fırsat olarak görüyoruz. Bu da bizi her zaman hazır ve zinde tutuyor.
Mete Yalçın: Bunun yanında yazılıma yatırım yapıyoruz. CAD/CAM yazılımlarının yanında artık ciddi bir ihtiyaç haline gelen simülasyon programını da aldık. Talaşlı imalat üretimlerini soğuk dövmeye çevirirken simülasyon programları tasarım sürecinde emek ve zaman kazandırıyor. Hiçbir zaman yüzde yüz olmasa da bazı temel iyileştirmeleri kalıp imalatından önce yapma fırsatı yakalıyorsunuz. Numune süreçlerini kısaltırken kalıp ömürlerinin iyileştirilmesine de katkı sağlıyor.
Bunun yanında halen Bilişim Vadisi’nde görüşmelerimiz var. Daha emekleme aşamasında olsa da dijital dönüşüm kapsamında özellikle üretimin izlenmesi ve verimliliğin her aşamada arttırılması ile ilgili bazı projelerimiz olacak.
2020 Yılında Yüzde 20 Büyüme Sağladık
SUBCONTURKEY: 2020 yılı Normatek için nasıl geçti?
Serdar Gülbay: 2020 yılında yaşanan ve halen devam eden pandemiye rağmen bizim işlerimizde yaklaşık %20’lik bir artış oldu. Pandeminin ilk iki ayında bir miktar durgunluk yaşansa da daha sonra talep artarak devam etti. Bu artış hem yurtiçi hem de yurt dışı satışlarımızdan kaynaklanmakla beraber özellikle ihracatımızdaki artış ağırlıklı yer tuttu. Mevcut müşterilerimizin ürün çeşit ve adetleri artarken bunlara yeni müşteriler eklendi.
Mete Yalçın: Yurtdışındaki müşterilerimizin artması ile şu an üretimimizin %65’ini ihraç eder durumdayız, tüm ihracatımız Avrupa ülkelerine gerçekleşiyor. Almanya, Fransa, İtalya gibi Avrupa Birliği’nin önde gelen ülkelerine ihracat yapıyoruz. Müşterilerimizin %90’ı kendi sektörlerinde önemli üretici firmalardır.
SUBCONTURKEY: Sektörünüzde hammadde sorunu yaşıyor musunuz?
Serdar Gülbay: Evet ülkemizde genellikle bir hammadde problemi olsa da özellikle son iki yılda hammaddeyi hem bulmakta hem de kalitesinde ciddi problemler yaşadık ve yaşıyoruz. Az önce bahsettiğim özel parçaların üretilebilmesi konusunda kaliteli hammadde çok önemli bir faktör. Hammadde kalitesinin üretim verimliliğiniz, kalıp ömürleri, ürün kaliteniz üzerinde ciddi etkileri oluyor. Bu nedenle Türkiye’de üretilmeyen ve termin problemi olan hammaddelerin yanında bazı özel parçaların hammaddelerini de kalite problemi yaşamamak adına kendimiz ithal ediyoruz.
Verimliliğimizi Artıracak Makinalara Yatırım Yapacağız
SUBCONTURKEY: Yeni yatırımlarınız var mı?
Serdar Gülbay: Hedefimiz çok yüksek tonajlara ulaşmak yerine daha katma değerli ürünler üretmek. Kendimizi buna odakladık. Müşteri taleplerini değerlendirirken de bu gözle bakıyoruz. Özel, hassas veya katma değeri yüksek diye tanımladığımız parçaları ancak iyi ve yeni makinalarla üretmek mümkün. Şu anda kullandığımız bazı makinalarımız artık yıprandı. Bunları yenileyerek hem daha hassas bir üretim yapmaya hem de üretimin verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlar planladık. Yeni yerimizde 2 yeni makine aldık. Üçüncü bir makine için görüşmelerimiz son aşamada. Bu böyle devam edecek. Amaç öncelikle pres hattımıza tamamen yenilemek.
Mete Yalçın: Aynı şekilde kalıphanemizin hem kapasitesini attırmak hem de işleyebildiğimiz kalıp parçalarının çeşidini arttırmak için yatırımlarımız devam ediyor. Kalıp ihtiyacımızın en az %80 ’ini kalıphanemizde yapmayı hedef olarak belirledik. Ürettiğimiz parçalar gereği hassas kalıplarla çalışmak zorundayız. Bu nedenle kalıphane yatırımlarımız üretim tezgâhları kadar hassas ölçüm cihazlarını da içeriyor.
SUBCONTURKEY: Sektörde yaşanan öncelikli sorunlar nelerdir?
Serdar Gülbay: Sektörün en büyük problemi herkesin de dile getirdiği gibi nitelikli insan gücü eksikliği. Hem beyaz hem de mavi yakalı insan kaynağını yaratmamız lazım. Sektörde tasarım üretim ve planlamayı bilen mühendisler başta olmak üzer her kademede yetişmiş insan gücüne büyük oranda ihtiyaç var. İmalat sanayinin hemen her dalında var olan bu ihtiyaç firmaların çabasıyla çözülecek aşamayı çoktan geçmiş durumda. Artık devletin olaya el atarak sektörün tüm paydaşlarını içine alan, mesleki eğitimi yeniden cazip hale getirecek ciddi teşvikler getiren yol gösterici devlet politikaları üretmesine acil ihtiyaç var. Ben buna inanıyorum. Aksi halde bizimki ile birlikte diğer tüm sektörlerin tıkanma noktasına gelmesinin çok yakın olduğunu düşünüyorum.
Sektörümüzün problemlerinden biri de bilgi yetersizliğidir. Soğuk dövme ile ilgili bilgi bu kadar kıt, kendi dilimizde bilgi neredeyse yokken ve olana ulaşmak bu kadar zor olduğu halde sektörümüzde bilgi paylaşımı maalesef hiç yok. Bugün Çin ve Tayvan bu sektörde iyi konumdaysa bunda bilgi paylaşımının büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Dijital ortamda birbirleriyle paylaştıkları o kadar çok mesleki bilgi var ki. Örneğin bir parça üretmeye çalışırken yaşamış olduğu bütün kritik sıkıntıları ve bunları nasıl aştıklarını paylaşıyorlar. Ben bunu yaşadım sen bunu yaşama diyorlar. Sohbetin bu kısmında geçtiğimiz aylarda maalesef kaybettiğimiz şirketimizin danışmanı, yaşamının 60 yıldan fazla bir bölümünü soğuk dövme sektörüne vermiş, sektörün dünya çapında duayenlerinden Alman Peter Billmann’ı saygı ile anmadan geçmek olmaz. Her görüşmemizde sektörel bilgi paylaşımının önemini tekrar tekrar vurgulayarak Almanya’da bunun nasıl ciddiyetle uygulandığını ve bundan sektörün nasıl faydalandığını anlatırdı. Bizim böyle bir bakış açımız yok. Herkes bilgiyi kendi cebinde saklıyor. Ama bu şekilde sektörümüz çok fazla ilerlemez. Firmalar kendi içlerinde, kabiliyetleri ölçüsünde gelişerek var olan pastadaki paylarını büyütebilirler ancak bu kimseye yetmez. Amaç pastayı büyütmek, Türk sanayicisinin Dünya pazarlarından daha büyük pay alacak düzeye gelmesini sağlamak olmalıdır. Bu da ancak sektörel iş birliği ile başarılabilir. Mutlaka her şirketin sırları vardır. Biz sırlarımızı ortaya dökelim demiyoruz. Ama yaşadığımız problemleri bir havuzun içerisinde toplayıp insanların o sorunları yaşamadan o işleri rahat rahat yapmasını sağlamak hedefimiz olmalı. Bunu başka ülkeler yaparken biz neden yapmayalım.