Necdet Utkanlar: Bağlantı Elemanları Sektörü 1 Milyon Ton’a Yakın Hammadde Kullanıyor
48 yıldır çelik sektörüne gönül veren, sektörün duayen isimlerinden, Necdet Utkanlar ile geçmişten günümüze yaptığı çalışmalar hakkında konuştuk.
Necdet Utkanlar: Bağlantı Elemanları Sektörü 1 Milyon Ton’a Yakın Hammadde Kullanıyor
48 yıldır çelik sektörüne gönül veren, sektörün duayen isimlerinden, bugün Kaptan Demir Çelik A.Ş. bünyesinde “Teknik Grup Başkanı” olarak hizmetlerine devam eden Necdet Utkanlar ile İstanbul-Altunizade’de, Holding merkezinde, çelik sektörünün genel görünümünü ve bağlantı elemanlarına özel hammadde üretimlerine yönelik olarak geçmişten günümüze yaptığı çalışmalar hakkında konuştuk. Necdet Utkanlar, diğer ürünlerin yanı sıra, “bağlantı elemanları sektörü” için filmaşin üretimine Kaptan Demir Çelik’in de 2024 Ocak ayında ilk deneme üretimlerine başladığını ve bu kapsamda bu sektöre ve tüm sanayiye destek vermeye ve yerli kaynak sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.
SUBCONTURKEY: Necdet Utkanlar kimdir? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Çelik sektörüne nasıl girdiniz, bağlantı elemanları sektörüyle ne zaman yoğunlaşmaya başladınız ve neler yaptınız?
Necdet Utkanlar: 1975’ten günümüze, askerlik dahil çelik sektöründe çalışan biriyim. ODTÜ-Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Metalurji Mühendisliği Bölümü’ nden mezunum. Sektörde 48. yılımı doldurdum. 1976 yılında Sivas Demir Çelik projesinde proje mühendisi olarak çalışmaya başladım. O dönemin hedefinde İskenderun, Sivas ve Samsun’da üç farklı entegre çelik fabrikası kurulması ve bu üç entegre fabrikanın birbirine demiryolu ile bağlanarak, Anadolu’nun bir “demir çelik merkezi” olması planmış idi. Tabii ki o yıllarda karşılaşılan demiryolu ulaşım zorlukları, coğrafik zorluklar gibi bazı imkansızlıklar nedeniyle bu projeler askıya alındı. Daha sonra, Gölcük Tersanesinde mühendis olarak askerlik yaptım. Askerlik sonrası Asil Çelik’te çalışmaya başladım. Asil Çelik’te toplam 33 yıl görev aldım. Asil Çelik’ten 1997 yılından itibaren üç senelik bir ayrılık dönemim oldu ve bu dönemde Bureau Veritas firmasının Bursa ofisini kurdum. 2000 yılında Asil Çelik özelleşince beni de genel müdür olarak geri çağırdılar. Daha sonra 2005 yılında yönetim kuruluna girdim ve görevime burada devam ettim. Bu dönem içerisinde Diler Holding’de de görev yaptım ve Diler Filmaşin Haddehanesi’ nin devreye alınmasının yanı sıra, “katma değeri yüksek ürünler” üretimine de girdik. İşte. Bu noktada “yerli” bağlantı elemanları hammaddesi üretimine de girmiş olduk. Daha önceleri iki fabrikanın bu kapsamda kısıtlı üretimi vardı ancak çok geniş kapsamlı olarak gerek bağlantı elemanları hammaddesi ve gerekse halatlık ve oto lastik teli üretimini Diler’de gerçekleştirmiş olduk. Daha sonra, 2013 yılında Kroman’a geçtim ve burada da yedi buçuk senelik bir çalışma sürem oldu. Bu süre içerisinde de, yine bağlantı elemanları ve sanayi ürünleri üretme faaliyetleri başarıyla devreye alındı. Ardından 2020 yılında Kardemir Genel Müdürü olarak çalışmaya başladım ve üç buçuk yıllık çalışma dönemim içerisinde, “demiryolu teker seti” gibi yeni ürünlerin yanı sıra, bağlantı elemanları sektörü ile de yakın temas kurularak, yine bu sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler pazara sunulmaya başlandı ve devam ediliyor. 2024 yılının ilk gününden itibaren Kaptan Demir Çelik San. A.Ş.’nde başladığım yeni görevim ile gene bu sektörlere destek verecek ürünlerin pazara sunulması çalışmalarına başladık ve her geçen gün bu faaliyetlerimi artırma gayreti içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Bağlantı elemanları sektörüyle olan ilişkimin tarihine gelince bu sektörle ilk kez Bursa’da Bureau Veritas firmasında çalışırken tanıştım. O zamanlar Bursa’daki sanayicilerle görüşmeler yapıp, Bureau Veritas firmasını tanıtıp, işler yaparken 1998 yılında Bolt Bağlantı Elemanları, Remzi Topuk Bey’in firmasına da görüşme yapmıştım. Ben onlara kalite sistemlerini anlatırken, çelikçi tarafım ağır bastı ve yavaş yavaş işin içerisine girip, ürünler hakkında yardımcı olmaya çalıştım. Yönetim sistem danışmanlığı yaparken cıvata, somun sektörüne giriş yapmış oldum. Yoğun arkadaşlık ilişkisi de kurulunca birlikte bir şeyler yapmaya başladık. 1999 yılında Türkiye’de filmaşin üretimi çok sınırlı idi ve hemen hemen tamamen hammadde olarak ithalata bağlı üretim yapılmaya çalışıyor idi. O sıralarda, benim Asil Çelik’ den bazı eski arkadaşlarım, Türkiye’ye ithal kangal getiriyorlardı. Onlarla görüşmelerini sağladım. Profesyonelce değil, arkadaşça kurulmuş birliktelik bu şekilde devam etti. 2000 yılının 1 Kasım’ında bana “Asil Çelik’e geri gelir misin” daveti gelince, Bureau Veritas’a veda edip çelik sektörüne dönüş yaptım ve Asil Çelik’te Genel Müdür olarak tekrar işe başladım. Asil Çelik yıllarımda, bağlantı elemanları sektörüyle pek fazla çalışmam olmadı; daha çok sıcak dövme işi yapan firmalarla çalışmalar yaptık. Bu arada Diler Demir-Çelik’ de rahmetli Recep Sami Yazıcı Bey’in talebi doğrultusunda, 2005 yılında Asil Çelik’teki yönetim kurulu üyeliğim, onun bana kendi yerini vermesiyle başlamıştır. Asil Çelik, Güriş Holding ve Diler Holding’in yüzde 50-50 ortak olduğu iki ortaklı bir firmadır. 2009 yılında Recep Bey’i kaybettikten sonra, ben Diler Çelik’teki işlerime, filmaşin haddehanesinde yoğunluk verdim ve o günden itibaren bağlantı elemanları sektöründeki yoğunluğum başladı. Diler Demir Çelik, filmaşin hattı kuran ilk firmalarımızdandır. Diler’de otomat çeliği ve cıvatalık çelik hammaddesi ürettirme çalışmalarına başladık. O günlerde, cıvatalık hammadde araştırması yaparken, BESİAD karşıma çıktı. BESİAD Başkanı Mustafa Tecdelioğlu’ ydu ve kendisinden randevu alarak görüşme yaptık. İkimizin de ODTÜ’lü olduğumuzu öğrendiğimizde, sıcak bir kaynaşmamız oldu ve halen de o kaynaşmamız devam etmektedir. Diler’in filmaşin haddehanesinin cıvata üretimine de hammadde üretmesini istediğimi söyleyince, önce “yapamazsınız” dediler. Asil Çelik’te kütüğü ürettireceğiz, Diler’de haddelettireceğimizi belirtince, o zaman ikna oldular. Üretime bu şekilde başladık. Aynı zamanda, Mustafa Tecdelioğlu ile de sürekli görüşerek, Türkiye’de bağlantı elemanları sektörünün büyüklüğünü araştırmaya başladık. 2010 yılında kullanılan hammadde miktarı “50 bin ton” civarındaydı. İnce kesitlerden üretime başladık ve yavaş yavaş Diler’de üretimler arttı. Bağlantı elemanları sektörü yerli hammaddeyle Diler ile tanıştı diyebilirim. Daha sonra ben 2013 yılında Kroman Çelik firmasına geçiş yaptım. 2014 yılının başlarında ise Kroman’da da cıvata-somun sektörü için filmaşin üretimi yapmaya başladık. 2020 yılına kadar 7,5 sene Kroman’da çalıştım. 2020 yılında bu kez Kardemir Demir-Çelik’e, Genel Müdür olarak geçtim. Kardemir gibi bir firmayı da bağlantı elemanları sektörüne üretim yaptırır mıyız diye çalışmaya başladık. Nihayetinde, Kardemir’de bağlantı elemanları sektörü için üretim yapmaya başladı. Kardemir’de çalışmalarıma 3,5 seneye yakın devam ettim. Bu arada bağlantı elemanları sektörüne giren başka firmalarda oldu. Bu sektöre giren firmaları görüyoruz. 2010 yılında Mustafa Tecdelioğlu kardeşim ile yaptığımız sohbette, yıllık 50 bin ton hammadde ihtiyacını konuşurken ve acaba bu rakam 60 bin ton olur mu diye düşünür iken, bugün 900 bin tonu geçen ve 1 milyon tona giden hammadde kullanımımız var. Yılda yaklaşık 650 milyon dolar hammadde için ülkemizde kalan para var. Kardemir’den 2023 yılı sonunda ayrıldıktan sonra, 2 Ocak 2024 yılında Kaptan Demir Çelik’te “Teknik Grup Başkanı” olarak çalışmaya başladım. Kaptan Demir Çelik de diğer demir çelik fabrikaları gibi inşaat demiri ağırlıklı üretim yapmaya alışagelmiş bir firma. Diler, Kroman, Kardemir, İçdaş gibi firmalar da benzer yollardan geçerek, belirli dönüşümleri yaparlar iken, şimdi de Kaptan Demir Çelik, Bağlantı Elemanları Sektörü ve sanayi taleplerini karşılayacak üretimleri yapmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırmaya baladı. 2024’ün Mart ve Nisan aylarında ilk üretimleri yaptık. Piyasaya verdiğimiz ürünlerden de “olumlu” geri dönüşler aldık. Kaptan Demir Çelik’te bu üretimleri programlayıp, üretimlere devam edeceğiz. Sektörde yerini almış olan diğer çelik üreticileri gibi, Kaptan Demir Çelik de gerçekleştirmekte olduğumuz faaliyetler vasıtasıyla bağlantı elemanları sektörüne desteğimiz devam ediyor ve edecektir.
Ülkeler Arası Yapılan İkili Serbest Ticaret Anlaşmalarında Gereken Özen Gösterilmezse Türk Çelik Sektörü Büyük Zarar Görür
SUBCONTURKEY: Türkiye çelik sektörünün bugünü ne durumda? Çelik sektörünün gelişimi için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Necdet Utkanlar: Türkiye’de, sıcak dövmenin yanı sıra, soğuk dövme kapasitesi de yükseldi. 2024 yılında otomotiv sanayi tüm zamanların en yüksek üretimini elde ederek, tüm zamanların rekorunu kırdı. Türkiye, bugün Avrupa’nın bir numaralı ticari araç üreticisi konumunda. Kamyon ve otobüs üretimine baktığımızda da durum böyle. Bu büyük üreticiler belli kısım hammaddeyi kendi ülkelerinden getirseler de yerlileştirme çabaları da artarak devam ediyor. Ben siyasetçi değilim, teknik bilgilere sahip bir iş insanıyım. Ancak şu eksiği görüyorum. Türkiye’de hammadde olarak demir-çelik üretimine ve bunun tüketilmesine yönelik politikalar maalesef yok. Gelişmiş ülkelerin kendi metal sektörlerini nasıl korumaya aldıklarını görüyoruz. Soğuk dövmeye yönelik veya sıcak dövmeye yönelik bu ürünler Türkiye’de üretiliyor olmasa ithal ediliyor olsa şu anki fiyatın 3 - 4 katına satın alınıyor olurdu. Ben, bunun örneğini Kardemir’de yaşadım. Demiryolu tekerliği set olarak ithal 6-7 bin dolara getirilirken, Kardemir devreye girip set olarak üretince, bunu satanlar fiyatı 2500 dolara kadar düşürdü. Kardemir’de en mutlu olduğum konulardan biri de budur. Kardemir Demiryolu tekerliği set üretiminde devreye girmeseydi eğer, bu fiyat bugün belki de 10 bin dolara kadar çıkacaktı. Ürün cinsi ne olursa olsun, iç piyasada kendi malınızı kendiniz üretmeyip, ithal ediyorsanız, uzun vadede kesinlikle kaybedersiniz. Sen ürettikçe kuvvetlenirsin. Üretirken de hammaddeye hâkim olmalısınız. Çelik sektöründe eğer sıvı çeliğe hakimsen, çelik piyasasında yerin sağlamdır. Serbest ticaret anlaşmalarında Türkiye’nin daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse, Güney Kore ile STA (Serbest Ticaret Anlaşması) imzalandı. Güney Kore’den Türkiye’ye sıfır gümrükle istediğiniz kadar mal gelebiliyor. Malezya ile de STA anlaşması imzaladık. Çin, Malezya’ya indiriyor malını, Malezya kendi de üretiyor ve oradan sıfır gümrükle ülkemize mal giriyor. Hiçbir sınırlama yok, her türlü çelik içeriye giriyor. Bu kadar serbest olmamalı. Şu günlerde Japonya’da Türkiye ile STA imzalamak istiyor. Japonya ile imzalayıp çelik için sıfır gümrüğü verecek olursak, Türk çelik sektörünü hepten öldürürüz. Ben politikacı, siyasetçi değilim ama teknik yönden baktığımda bunları görüyorum; şu anki uygulanan politikaları değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Şu anda Türkiye çelik sektörü olarak dünyada 7. sıradayız. Çelik sektöründe ne tür dönüşümler yapabiliriz, konuşmalıyız. Çelik üreticileri adına, piyasalar kötü gidiyor. Kendi çelik sektörlerini sonuna kadar destekleyen ülkeler varken, bizim çelik üreticilerimiz devlet desteği olmadan baş edemez. Çelik firmalarıyla değil, devletlerin kendi ülkelerindeki firmalara sağladığı sübvansiyonlar ile yani diğer bir ifadeyle, bize malını satan devletlerle rekabet etmek zorunda kalıyoruz ki şirketlerin gücü buna yetmez. Demir çelik politikasının oluşması derken bunu kastediyorum ve bir teknik adam olarak, bunların oluşması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde bu sektörü canlandırmanın, sürdürülebilir yapmanın yolunun bu dönüşümlerden geçeceğini ve tonajdan ziyade Almanya örneğinde olduğu gibi katma değerin hedeflendiği bir ortama doğru gidileceğini düşünüyorum.
SUBCONTURKEY: 2025 yılı için öngörüleriniz neler?
Necdet Utkanlar: 2025 yılının zor bir yıl olacağını ve 2024 yılıyla benzerlikler göstereceğini düşünüyorum. Dünyadaki politik gelişmeler de sanayileri çok yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Yok denmesine rağmen en büyük sorunlardan biri de ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar. Nereye varacağını tam öngöremiyoruz. Ciddi bir işsizlik söz konusu. Stratejik düşünüp dikkatli olmak gerekiyor. Aynı rüzgâr herkese eser, birisi teknesini uçurur gider, öbürü ters manevrayla teknesini devirir. Bütün olay, şirket yönetimlerinde alınacak kararlardadır. Tabii ki devletin ticari politikaları da önemlidir. Hayat bana şunu öğretti. Dünün gerçeklerine bakarak, bugünün kurallarını tam tamına koymak doğru olmuyor. Dünün gerçeklerine bakarak öğrenmeliyiz ve bugünün gerçeklerine bakıp, öngörüler üreterek, stratejik kararlar almalıyız. Bunlar benim şahsi görüşüm ve inandıklarımdır. Ülkemiz için daha çok üretip, sektörlerimizi koruyarak büyümemizin mümkün olduğuna inanıyor ve bu surette çelik sektörümüzü, gerçek anlamda önemli bir noktaya taşıyabileceğimizi düşünüyorum.