H. Yücel Koç
Ne Olur Bunu da Kaçırmayalım!
Geçen hafta ülkemizde önemli işlere imza atmış bir iş insanıyla buluştuk. Oldukça yüksek cirolu ve ihracat ağırlıklı üretim yapan şirketleri var. Uzun yıllardır tanırım. O kadar hızlı büyüdüler ki, kendileri bile ne kadar hızlı büyüdüklerini hissedemediler. Ama şu an tereddütleri var. İstedikleri gibi üst düzey yönetici bulamıyorlar. Her işi aile üyelerinin yüklenmesinden sıkıntılılar. Mavi yaka ayrı bir sorun. Çalışan sayısı arttıkça sorunlar da artıyor. Teknoloji neyi gerektiriyorsa onu yaptıklarına inanıyorlar. Yakın zamanda yeni bir fabrika yaptılar. Patrona dijital dönüşümle ilgili neler yaptıklarını sordum. "Her şeyi aldık" dedi. "Her şeyi aldık" en tehlikeli söz ve maalesef derde deva olmaya çok uzak.
Geleneksel iş insanımızın büyük çoğunluğu hayallerinin ötesinde kontrolsüzce büyüdü. Bu büyüme onları yatırım yaparken daha cesur hale getirdi. Yatırıma para harcarken eskisi kadar tereddüt etmiyorlar. Ama bu yatırım süreçleri ne kadar iyi planlanmış şüpheli. Yatırımların ciddi plan ve plancılarla yürütülmediği acı bir gerçek. Geçen bir arkadaşım 30 yıllık tesisini satmayı düşündüğünü söyledi. Satma nedenini sordum. Yeni tesis yapmak için satmak istiyormuş. Yeni tesiste eski tesiste yaptığı hataları yapmayacakmış. Emin olun yeni tesis de onu mutlu etmeyecek. Çünkü yine kendi bilgi ve becerisiyle her şeye O karar verecek. İşte bu nedenledir ki aile şirketlerimizin büyük çoğunluğu sağlam bir altyapıya sahip değiller. Dolayısıyla geleceğe güvenle bakabilmeleri de oldukça güç. İş insanımız tereddüt ve kaygıyla yaşamaya mahkûm. Bu, tetikte yaşama biçimini de sağlıklarını feda ederek sürdürüyorlar.
Birkaç hafta önce bir bilişim zirvesine katıldım. Harika sunumlar yapıldı. Ama oturumların doluluk oranları yüzde onu bile bulamadı. İş insanlarımız "her şeyi aldık" inancında olduğu için bu sunumlara, insan kaynağı tarafına itibar etmiyorlar. Bu zirveleri hazırlayanların ne fedakârlıklar yaptıklarına şahit olmanızı isterdim. Elimde olsa bu zirveleri düzenleyenlere madalya takardım. Ütopik bulabilirsiniz ama keşke Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızdan bir duyan olsa ve gerçekten özveriyle çabalayan bu insanlara madalya taksa. Ne kadar çok şeyin değişeceğine inanamazsınız. Çok zaman ütopik olduğunu düşünüp cesaret edemediğiniz işler o kadar basittir ki, işte bu kabuller bizi gerçek başarılardan alıkoyar.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı demişken, ülkemizde dijital dönüşüm serüveninin en önemli ayaklarından birisi olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Diğer önemli ayaklar olan akademi, STK'lar ve iş insanları birlikte hareket etmedikçe bu serüven iyi bir yere evrilemez.
Bu birlikteliğin neler yapabildiğine dair muhteşem bir örneğim var. Sizlerle paylaşmazsam olmaz. Bakanlığımızın desteği, Özyeğin Üniversitesi, (BEYSAD) Beyaz Eşya Yan Sanayiciler Derneği, derneğin üyesi iş insanları ve TÜSİAD’ın çabalarıyla OzUBEX ismiyle bir mükemmeliyet merkezi kuruldu. Merkez, sanayimizin, iş insanımızın Ar-Ge amaçlı ihtiyaç duyabileceği geniş bir altyapıya sahip. OzUBEX dijital dönüşümü yaygınlaştırmak, sanayimizi rekabetçi kılmak adına eğitimler düzenliyor, Ar-Ge yapmak isteyenlere kapısını açıyor. Ülkemiz adına gurur duyulası bir çaba. Peki, sizce bu çabalar karşılık bulmuş mudur? Sanayicimiz, iş insanımız o kadar rutinin içinde boğulmuş durumda ki ve o kadar çok kaygıları var ki. Ellerinin altındaki hazineye bakabilecek durumda değiller. OzUBEX kahramanları sizleri bekliyor. Değerli Doç. Dr. Erinç Albey Hocam ve harika bir ekibi iş başında. Lütfen çalın kapılarını, bu defa kaygılarınızı göz ardı edin; kendinize geleceğiniz için bir şeyler yapma şansını tanıyın. En azından dijital dönüşümün neresinde olduğunuzu öğrenin. Bu konuda sahip olduğunuz donanım, yazılım, insan kaynağının yeterliliğini uzmanların değerlendirmeleriyle görün. Gerçekten ‘’her şeye’’ sahip misiniz, değil misiniz, yolun neresindesiniz bunu bilin.
Dijital Dönüşüm, kaçırma lüksümüz olmayan bir konu. Bir zamanlar "Ekonomi 4.0" hedefimiz vardı. Lütfen kendinize sorun "Ekonomi 4.0'ın" neresindeyiz? Hedeflediğimiz yerde olsak neler olurdu? Bizimle aynı dönem aynı hedefleri koyan ve bu hedeflere ulaşan ülkelerin geldikleri yerlere, elde ettikleri refaha bakın. Dijital Dönüşüm Ekonomi 4.0'la kıyaslanamaz bile. Rekabetçi olabilmek istiyorsak, refah istiyorsak bunu kaçırmamalıyız. Her zaman söylediğim ve bıkmadan usanmadan söylemeye devam edeceğim gibi Dijital Dönüşüm öncelikle bir inanç meselesi. Bu inanç da başta şirketlerin liderlerinde olmalı ve bu inanca gönülden sahip liderler Dijital Dönüşüme de liderlik etmeliler. Liderin başında olmadığı, inanmadığı bir Dijital Dönüşüm yolculuğunun başarılı olması mümkün değildir.
Lütfen geç olmadan farkına varın. “Vakti gelince bakarız, bizde Dijital Dönüşüm olmaz, yürümez” demeyin. Siz isteseniz de istemeseniz de dijital dönüşümle yüzleşeceksiniz. En iyisi hemen şimdi, inanarak ve bilerek yüzleşmek.
H. Yücel Koç
1.Ocak.2025
PARİS