Made in Germany Almak Yerine Birlikte Üretim
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) tarafından, AHP International GmbH & Co., Alman Demiryolu Sanayicileri Birliği (VDB) ve Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın işbirliğiyle düzenlenen “Türk-Alman Demiryolu Teknolojileri Sempozyumu ve İkili İş Görüşmeleri”nde taraflar karşılıklı beklentileri dile getirerek işbirliği imkanlarını değerlendirdiler.
Alman temsilciler Türk sanayisinin kendileri için önemini vurgularken, ARUS yönetimi “Yüzde 100 Alman menşeili Made in Germany” yerine birlikte üretim seçeneğinin fayda sağlayacağını aksi takdirde Çin’le rekabet edilemeyeceği görüşünü dile getirdi.Türkiye’nin ilk bölgesel olmayan; tüm Türkiye’yi kapsayan ARUS, üyelerine dış pazarların kapısını açan etkinliklerine devam ediyor. Küme tarafından Swiss Otel Ankara’da düzenlenen organizasyonda Alman raylı sistem üreticileri Türk meslektaşlarıyla bir araya geldi.
“Türk-Alman Demiryolu Teknolojileri Sempozyumu ve İkili İş Görüşmeleri” adıyla 5 Kasım 2013 tarihinde yapılan buluşmada, Alman Demiryolu Sanayicileri Birliği’nden (VDB) 23, ARUS’tan 120 firma yer aldı.İki ayrı bölümde gerçekleşen programın ilk kısmında Türk ve Alman demiryolu sanayinin kabiliyetleri aktarıldı. Alman firmalar ayrıca tek tek kürsüye gelerek üretim ve satış organizasyonları ile ürünlerini tanıttı.
Her iki tarafın işbirliği noktasında istekli göründüğü sempozyum ve iş görüşmelerinde ARUS Yönetim Kurulu Başkanı ve Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç’in sözleri dikkatle not edildi. Çin’e karşı ortak adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Güvenç, “Biz yüzde 100 Alman menşeili; Made in Germany’yi almak istemiyoruz. Burada beraber üretmek istiyoruz. Aksi takdirde bundan kim faydalanacak; Çin.” dedi.
“Desteklerimiz devam ediyor”
Sempozyumun açılışında konuşan Almanya Ekonomi Bakanlığı İdari Amiri Volker Genetzky, Türkiye’de 5 bini aşkın Alman şirketinin faaliyet gösterdiğine dikkat çekti. Ulaşım ve lojistik sektörünün ortalamanın da üzerinde bir büyüme gösterdiğini belirten Alman bürokrat, “Türk hükümetinin yatırımlar ve ulaştırma sektörünün geliştirilmesi noktasında son derece önemli politikaları var. Raylı sistemlerde faaliyet gösteren kurumların partner bulması, işbirliklerinin geliştirilmesi amacıyla desteklerimiz devam etmektedir.” dedi.
“Ankara, demiryolunda lider
Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, Başkent’in demiryolunda liderliğe yükseldiğini söyledi. Türkiye’nin dünyada hızla büyüyen bir ekonomisi olduğunu kaydeden Özdebir, Marmaray projesini örnek vererek raylı sistemlerdeki gelişmelere temas etti. 80 yıldır ihmal edilen demiryolu taşımacılığının yeniden gündeme geldiğini belirten Başkan Özdebir, “Demiryolu taşımacılığının sağlamış olduğu avantajlar her geçen gün demiryolunun kullanımını artırmakta ve bunu mecbur tutmakta. Buna bağlı olarak Ankara, Türkiye demiryolunun ana havı haline getirildi. Kamu politikaları Ankara’yı demiryolu ulaşımının düğüm noktası, merkezi haline getirdi. Bununla beraber, Ankara sanayisi de gözlerini bugüne kadar ihmal ettiği demiryolu taşımacılığına çevirdi.” diye konuştu.
Sivil toplum örgütlerinin, özellikle OSTİM ve ARUS’un bunda büyük etkisi olduğunu ifade eden Nurettin Özdebir, Ankara metro ihalesindeki yüzde 51 yerli üretim şartına atıfta bulundu. ASO Başkanı özetle şunları kaydetti: “Ülkemizde, Ankara için yapılacak olan raylı taşıt araçlarını dış alıma çıkıyorlardı; “Biz bunu yaparız” dedik. “Siz bunu yetiştiremezsiniz” dediler. Israr etik ve en sonunda yüzde 51 yerli yapılma şartını koydurduk. Bu, önemli bir gelişme.” Özdebir ayrıca standardizasyonun önemine de işaret ederek, “Türkiye bu yolda mesafe aldıkça bu entegrasyonun da artacağı ve gelişeceğine inanıyorum.” dedi.
“İşbirliklerini güçlendirmeliyiz”
Alman Demiryolu Sanayicileri Birliği (VDB) Başkan Yardımcısı Andreas Becker, gelecek 10 yılda işbirliklerini güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. İkili iş görüşmelerin çok önemli olduğunu anlatan Becker, “Çünkü bir güven oluşturmamız gerekir. Bu da sadece birbirimizi tanımakla mümkün. Güven, her türlü işin ve çalışmanın temelini oluşturuyor.” ifadelerini kullandı. Becker sözlerine şöyle devam etti: “Biz bir ihracat ülkesiyiz. Çok şey sunabiliriz. Know-how bizde çok fazla; Almanların bu konuda ne kadar usta olduğunu herkes biliyor. Türkiye ile olan dostluğumuzu bu sektörde de devam ettirmek istiyoruz. Delegasyonun bütün üyeleri özellikle demiryolları ile ilgili. Onun için görüyorsunuz siz bizim için çok önemlisiniz.”
Made in Germany değil birlikte üretim
Etkinlikte en dikkat çekici ifadelerden birini ARUS Yönetim Kurulu Başkanı ve Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç seslendirdi. Sözlerine ARUS’un misyonundan bahsederek başlayan Güvenç, Almanya’nın raylı sistemler için oluşturduğu derneğin hedefiyle aynı hedeflere sahip olduklarını hatırlattı. “Kaliteli, katma değeri yüksek, tasarımı bize ait yerli markaları üretmek istiyoruz.” diyen Prof. Dr. Güvenç, bunu yaparken uluslararası işbirliklerine açık oldukları mesajını verdi. Güvenç, “ARUS üyeleri gerçekten yetenekli. Şu anda pek çok büyük markanın tedarikçisi konumunda olan firmalarımız var. Yüzde 51’i rahatlıkla ARUS karşılayacak durumda. Kamuya ortak proje yaparak bilgi ve becerimizi artırma çabası içerisindeyiz.” görüşünü paylaştı.
ARUS Başkanı, konuşmasında önemli bir hususun altını çizerek Almanya’yla birlikte sektörde beraber çalışma ve üretme isteğini dile getirdi. Raylı sistemlerdeki Çin etkisini anımsatan Güvenç, “Biz yüzde 100 Alman menşeili; Made in Germany’yi almak istemiyoruz. Burada beraber üretmek istiyoruz. Aksi takdirde bundan kim faydalanacak; Çin. Çin’le bu coğrafyada Almanya’nın ve ARUS’un mücadele etmesi mümkün değil. Ancak birlikte bunu başarabiliriz.” dedi.
“Türkiye gelecek vaad eden bir ülke”
OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ise konuşmasında Almanya’nın uyguladığı raylı sistemler stratejisinin durumunu değerlendirdi. Aydın, “Almanya’nın, Türkiye’deki raylı sistemler sektöründen pay alma adına, sadece satan taraf olmak stratejisi ile Türkiye’ye geldiğini, kamunun da doğrudan doğruya satın alma şeklinde bir ihale yaptığını, bir hata yüzünden de Türkiye’deki stratejik işbirliğinin başka bir bölgeye ve ülkeye kaydığını gördük. Türkiye’nin bu işten memnun olmadığını hep beraber kabul ediyoruz. Hep beraber bu hatayı düzeltmek için bir karar aldık. Bu bölgede eğer iş yapacaksan artık düşüncelerimizde bazı şeyleri değiştirmemiz ve düzeltmemiz gerektiğini paylaştık. İşbirliği içerisinde Türkiye’de yatırım ve üretim yaparak Türkiye’nin bu büyük pazarından hep beraber yararlanalım diye düşündük.” dedi.
Orhan Aydın konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: ”Türkiye artık eski Türkiye değil. Sadece ürünlerimizi Türkiye’ye satalım, buradaki ihaleleri alalım. Almanya’da yapıp Türkiye’de monte edelim düşüncesini kaldırmamız lazım. Türkiye’de işbirliği yapacak çok sayıda firma var. Türkiye’nin sanayisi, teknolojik ve üretim seviyesi buna cevap verecek boyuta fazlasıyla ulaşmış durumda. Gelin, hep beraber bu fırsatı değerlendirelim. Türkiye yatırımlar için gelecek vaad eden bir ülke. Yeni ve doğru stratejiler üretelim. Ortaklaşa rekabet yapalım.”
“Marka çıkarmalıyız”
OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Çelikdoğan, markalaşmanın ekonomiye olan etkisini vurguladı. Marka çıkmayınca KOBİ’lerin gelişemeyeceğini savunan Çelikdoğan, “Bugün Samsung’un ihracatının 176 milyar dolar olduğunu düşünürseniz, bu, bir marka olmadıktan sonra başarılamaz. Güney Kore’nin çıkaracağı bir marka varsa Türkiye’nin de çıkaracağı bir marka elbette vardır. O halde bizim yol haritalarımızda eksiklikler var.” dedi.
Türkiye’de demiryolu sektöründe geniş fırsatlar olduğunu anlatan Sedat Çelikdoğan, “Türkiye bu sahada boş. Özellikle Alman hükümetinin benzer kümesiyle çalışmalar yaptık ve aynı anlayışta olduklarını gördük. Başbakanımız “Türkiye kendi aracını yapsın” demesine rağmen 2,5 yıl geçti ancak çıkarılamadı. Bu, farklı bir politika gerektirir. Biz, raylı sistemlerde marka çıkaracak durumdayız.” hatırlatmasını yaptı.
Markanın pazara ihtiyacı olduğunu belirten Çelikdoğan, özetle şunları söyledi: “Bir ülke ekonomisi yüzde 70 ihracata bağlıysa o ülke çöker. Yüzde 40-50 iyidir. Bunu en iyi Almanlar farkındadırlar. Türkiye’ye geldiğimiz vakit. Bizim marka çıkarmak için pazarımız var. Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD Türkiye’nin raylı taşıt sistemlerinde ki pazarı açıkladı; büyük bir pazar. Bu hem bizim hem de Alman firmaları için bir şanstır. Türkiye büyümede Çin’den sonra geliyor. Türkiye çok hızlı büyüyor. Büyüme isteği çok fazla. Bir yol haritası çıkarılmalı. Türk insanının girişimci yönü çok kuvvetli. Dünyanın herhangi bir yerinde iş varsa Türk girişimcisi gidiyor ama bir Alman gitmez. Girişimci arıyorsanız Türkiye’de bunu bulabiliyorsunuz.”
ARUS HAKKINDA: “Raylı sistem milli davadır” diyerek yola çıkan, ülkenin raylı ulaşım sistemlerindeki her türlü ihtiyacının yerli sanayici tarafından üretilebileceğini savunan raylı ulaşım sistemleri sanayicileri, destekleyici kurum ve kuruluşları ile birlikte “İş Birliği ve Güç Birliği” inancıyla bir araya gelerek, Türkiye’nin ilk bölgesel olmayan ve tüm Anadolu’yu kapsayan kümelenmesidir. Kümenin 110 üyesi bulunuyor.
Haberin Kaynağı : OSTİM
28.11.2013