Alüminyum, Günlük Hayatın Gizli Kahramanı
Assan Alüminyum Kurumsal Strateji ve Pazarlama Direktörü Arbek Akay ile alüminyumun günlük hayatımızdaki rolü ve alüminyum sektörünün geleceği üzerine konuştuk.
Türk alüminyum sektörünün lider kuruluşu olan Assan Alüminyum’un Türkiye ve Avrupa’daki pazar payı hakkında bilgi verir misiniz?
Arbek Akay: Assan Alüminyum yassı haddelenmiş alüminyum üretimi alanında faaliyet gösteriyor. Bu kapsamda iç ve dış pazarlara rulo, levha ve folyo alüminyum ürünleri sunuyoruz. Toplam 535 bin metrekarelik tesislerimizde bini aşkın kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz. Kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği yatırım miktarı 800 milyon doları bulan şirketimizin dünya çapında 700 civarında müşterisi bulunuyor. Assan Alüminyum, İstanbul Sanayi Odası’nın 2011 “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sıralamasında 51.’liğe yükseldi. Türkiye’de pazar ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılayan şirketimiz, üretiminin yüzde 75’ini ihraç ediyor ve 2015 yılına kadar 250 bin ton kurulu kapasitesinin tamamını kullanmayı hedefliyor.
Şirketimiz, coğrafi yakınlığı nedeniyle özellikle Avrupa Birliği pazarında faaliyet gösteriyor ve toplam üretiminin yüzde 75’ini başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 70’ten fazla ülkeye ihraç ediyor. İhracatımızın yaklaşık dörtte üçünü, kalite beklentisi yüksek ülkelerin bulunduğu Kuzey Avrupa’ya gerçekleştiriyoruz. Krizde olmalarına rağmen Güney Avrupa’ya da ürün satıyoruz ve bu satışlarımızı artırmaya devam ediyoruz. Geçen seneye ilişkin ihracat rakamımız yaklaşık 150 bin ton. Bir önceki yıla oranla 20 bin ton artış sağladık. Bu konumumuzla, Avrupa yassı alüminyum pazarında üretim yaptığımız segmentte yüzde 25’lik paya sahip bulunuyoruz. Avrupa’nın yassı alüminyum alanında 7. büyük firmasıyız. Alüminyum folyo alanında ise 70 bin ton yıllık kapasitemizle Avrupa’nın dört büyük üreticisinden biri konumundayız. Herhangi bir ülkede Assan Alüminyum ürünlerinin kullanıldığı her bir alanı “pazar” olarak adlandırıyoruz. Bugün itibarıyla Avrupa’daki ülkelerin tamamına ihracat yapıyoruz ve bu kıtada 140 pazarda faaliyet gösteriyoruz.
2013 yılının ilk 5 ayını göz önüne aldığınızda, geçen yıla göre rakamsal veriler olarak nasıl bir ivme yakaladınız?
Arbek Akay: Assan Alüminyum olarak, 2012 yılında, bir önceki yıla oranla yüzde 12-13’lük artışla 700 milyon dolar ciro elde ettik. 2013 yılında, satışlarımızın yüzde 5,7 artarak 215 bin tona ulaşmasını öngörüyoruz. Kapasite kullanımımızı ve buna bağlı olarak verimliliğimizi de yıldan yıla artırıyoruz. 2012 yılında yüzde 85’e çıkardığımız kapasite kullanımını 2013’te yüzde 90’a çıkarmayı hedefliyoruz.
Assan Alüminyum’un yeni yatırım planları var mı?
Arbek Akay: Yatırımlarımızı katma değerli üretim stratejisi doğrultusunda şekillendiriyoruz ve bir yandan üretimde verimliliği artırırken, bir yandan da ülke ekonomisine katkıda bulunacak adımlar atmayı ilke ediniyoruz. Özellikle boyalı alüminyum yatırımımızla şirketimizin ürün çeşitliliğini artırmak istiyoruz. Yakında açılacak boyalı alüminyum tesisimizin üretim kapasitesi yılda 60 bin ton olacak. 2014 yılından itibaren 15 bin tonluk satış sağlayabileceğimizi hesaplıyoruz. Bu tesiste yapacağımız üretimin yaklaşık yüzde 60’ı ihracata gidecek. 60 bin tonluk kapasitemizin tamamını ise 2017-2018 yıllarında kullanmayı öngörüyoruz. Boyalı alüminyum yatırımımızın toplam tutarı 40 milyon dolar civarında gerçekleşti. Bu yatırımla, ithal boyalı ürünleri ikame edecek bir konuma gelmeyi hedefliyoruz. Halihazırda Türkiye’de boyalı alüminyum pazarının toplam büyüklüğü 100 milyon dolar civarında ve bu pazarın yarısı ithal ürünlerden oluşuyor. Assan Alüminyum olarak, yerli boyalı alüminyum ürünlerimizle, bu pazarda söz sahibi olacağız.
Otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinin gelişimini nasıl görüyorsunuz?
Arbek Akay: Yakın gelecekte vitrinlerde alüminyumun yoğun olarak kullanıldığı araçları daha çok göreceğiz. Alüminyum, halihazırda motor bloğu, jant, radyatör gibi otomobil parçalarının yapımında kullanılan hakim malzeme durumunda. Performansı, dayanıklılığı, hafifliği ve dolayısıyla yakıt tüketimine olan olumlu etkisi ve çevresel avantajları ile gözde bir metal. Ducker Worldwide’ın Avrupa Alüminyum Derneği (EAA) işbirliğiyle gerçekleştirdiği 2012 tarihli araştırmaya göre, Avrupa’da otomobil başına kullanılan alüminyum miktarı 1990 ile 2012 arasında 50 kilodan 140 kiloya ulaşarak neredeyse üç katına çıktı. Bu rakamın 2020’ye gelindiğinde 160 kilo olması bekleniyor.
Beyaz eşya sektöründe de alüminyuma yönelme var. Çeliğin üçte biri ağırlıkta olan alüminyum, ana gövde parçaları dahil birçok aksamda kullanılıyor. Yüksek korozyon dayanımı sayesinde, herhangi bir estetik ve fonksiyonel kayba uğramıyor. Yüksek ısı iletkenliği nedeniyle, buzdolaplarında dondurucu bölümünü meydana getiren evaporatörler, ayrıca çamaşır kurutucularındaki kondanserler alüminyum alaşımlarından üretiliyor. Beyaz eşyaların iç ve dış dizaynlarında kullanılan alüminyum alaşımlar için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının artarak devam edeceğini düşünüyoruz.
Eklemek istedikleriniz varsa onları da öğrenebilir miyiz?
Arbek Akay: Alüminyum, günlük hayatın hemen her alanında kullanılan bir performans ürünü. Ambalajlarda oksijen bariyeri sağlaması, korozyon dayanımı, kolay şekil verilebilmesi ve dayanıklı olması, hafifliği, yapısal stabilitesi, neredeyse sınırsız geri dönüşümlü olması, ısı iletkenliği performansı, hijyen, emniyet ve ürün güvenliği sağlaması, dekoratif potansiyeli, yansıtma özelliği ve elektrik iletkenliği ile, başka hiçbir metalde bulunmayan zengin özelliklere sahip bulunuyor. Bu yönüyle, gerek Türk gerekse dünya sanayisi için sürdürülebilirliği destekleyen, vazgeçilmez bir hammadde olarak varlığını artırarak sürdürecek.
Her sektörde olduğu gibi, alüminyum sektöründe de bazı sorunlar yaşanıyor. En temel sorun, enerji. Yüksek enerji maliyetleri rekabetçiliğimizi etkiliyor. Özellikle dış pazar odaklı çalışan ve taahhütlerine özen göstermek zorunda olan bir firma için enerji kesintilerinin de ciddi bir sorun olduğunu söyleyebiliriz.
Bir de ilk malzeme sorunu var. Genellikle ikincil üretimlere konsantre olan bir ülkeyiz. Türkiye’de alüminyum hammadde üretim tesisleri kapasitesinin yeterli olmaması, özellikle hammaddede yurtdışına olan bağımlılığımızı artırıyor ve ithalat yapmamıza sebep oluyor. Bu sorunu aşmak için birincil hammadde üretimini artırmak ve Türk sanayiinin hizmetine sunmak gerekiyor.
Türkiye’de bu konularda yapılan çalışmalar da var. Örneğin, Assan Alüminyum olarak katıldığımız Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) çok önemli bir çalışma. Küresel rekabette daha iyi bir yere gelebilmemiz için enerji ve hammadde sorununu çözmekle birlikte kaliteyi daha da artırmak zorundayız.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
Editör : Özlem Çelebi
17.05.2013